Reklam

Ev Yapımı Portakallı Pasta

Deniz'in 3. doğum günü kutlamalarının en çok konuşulan yanı bu pasta oldu. Çeşitli denemelerden sonra tutturduğumuz pastanın yapımı çok kolay, lezzetli ve en güzeli de yağsız olması.

3 Yaşın Vazgeçilmez 6 Kitabı

İşte size Deniz'in elinden düşürmediği kitaplarının listesi...

Yuva Günlüğü

10. günün sonunda -ağlamadan- yuvaya giden Deniz'in gün gün alışma süreci...

Küçük Bünyelere Küçük İşler

Küçük çocuklar, örnek aldıkları "büyükler"in dünyasına katılmaya can atıyorlar. Onlara yaşlarına ve boyutlarına uygun 1-2 küçük iş verdiğinizde dünyaları büyüyor, kendilerini "biz"den görüyorlar. İşte, size 3 yaşa uygun iş listesi:

21 Ağustos 2015 Cuma

Yuva Günlüğü

Doğduğundan beri teke tek bir abla ile sakin bir ortamda büyüyen 33 aylık Deniz'imi bu ay yuvaya başlattık. Endişem, uygun yuvayı seçmek ve yuvaya alışma sürecinin sıkıntı yaratmasıydı çünkü yuvaya alışması için önümüzde 2 hafta vardı.

Gönül isterdi ki, önce oyun grubu ile başlasın, birkaç hafta yeni bir ortamı ve yeni insanları tanısın, sonra yarım günlük yuvaya geçsin, iyice hazır olunca da tam güne geçelim. Gönlümün isteklerinin yarısını yapabildim. Yuvaya alışma sürecinde en önem verdiğim konu; bu sürede istediği kadar yanında olmak, onu fazla ağlatmadan, kaybetme korkusunu yaşatmadan bu dönemi geçirmek oldu.

Deniz yuvaya alışma sürecini daha rahat geçirsin diye ilk hafta ben yarım gün izin aldım. Her sabah birlikte gittik, ben her gün orada kaldığım süreyi kontrollü olarak azalttım. Birkaç gün içinde kapıdan bırakır hale geldik. İkinci hafta babası bıraktı sabahları. Evden sabahları hep birlikte çıktık; sabahları erken hareket edemeyiz diye endişeleniyordum, Deniz kendi benimle birlikte çıkmak için hızlı hareket eder oldu. Babası yuvaya bırakırken, usule uygun 5-6 dakika ağladı, sonra öğretmeni onu içeride oyalayınca ağlamayı bıraktı.

İşte gün gün ilerlememiz:

3 Ağu Ptesi: İlk Gün: 

Fiyasko!
İlk gün babası götürdü Deniz'i ve dört pati kendini kapıya gererek çığlık çığlığa ağladı. Ağlamalar katılmaya dönünce Aydın dayanamayıp eve geri getirdi. Günlerdir yaptığımız "yuvada ne güzel oyuncaklar var, yeni arkadaşlar, tatlı öğretmenler var, her şey harika olacak" temalı telkinlerim yalan oldu.

İlk gün ağlama olmasını bekliyorduk zaten ama ağlama karşılığı rahatlama için onu eve getirmek hata oldu. Şimdi, ağladığında onu 'kurtarıp' eve götürecek birinin olduğunu biliyor.

4 Ağu. Salı: 2. Gün

Bu sabah anne-oğul birlikte gittik, 10 gibi. Öncesinden onu çok sevdiğimizi, onu yuvada bırakmayacağımızı, artık büyümeye başladığını ve başka çocuklarla oyun oynamasının iyi olacağını anlattım. Anladın mı? Anladım. Hadi bakalım...

Sabah yuvanın bahçesinden geçerken "Bu çiçekleri sen sular mısın Deniz, bak sardunya da varmış" diye dikkatini dağıttım. Bahçe kapısından 1-2-3 yaparak birlikte hoplayarak geçtik. Parkı görünce kaydırağa koştu, diğer çocuklar bahçeye inince "biz içeri girelim" dedi. İki etmeden girdik hemen. Merve öğretmen ile tanıştı. Ben aşağı katta müdürün odasında oturdum, Deniz çevreyi tanıdı, arada bir "Anneeee?" diye beni yokladı. Göz temasını koparmamak için yukarı çıkıp çocuklarla oynamak istemedi. Ama en azından ilk günü ağlamadan atlattık. Öğlen çıkınca işe gelmeden önce ona sarıldım, onu öptüm, bugün ne kadar iyi davrandığını söyledim. Eve gittiğinde ellerini kendi yıkayıp havlusuna kurulamak istemiş, kendi başına... iyi işaret.

Bir Annenin Blogu - Deniz yuvaya alışma sürecinde kendi kendine oynuyor

5 Ağu Çarş: 3. Gün

Bu hafta yarım gün  olmak üzere işten izin aldım. Sabah gitmeden önce yuvaya gitmeyelim diye minik direnişlere başladı. Yine dikkat dağıttım. "Deniz'cim, yuvanın bahçesinde anne kedi ve bebek kedileri gördün mü? Onlara mama götürelim, hadi" diyerek gittik yuvaya. Deniz Merve öğretmeni kenara çekip ona kur yapmaya başladı bile, ne zamanki başka çocuklar geldi, bozuldu, kapıyı aç, gidelim demeye başladı. Ben kısa bir süre çevrede dolandım sonra tuvalete girmem lazım diyerek görünmez oldum. O sırada oyun alanı olan üst kata çıktılar. Beni görmediği 1,5 saat boyunca oyun oynamış, 1-2 kez anne nerede diye sormuş. Saat 12'de ben gittim onu almaya. Denizcim, markete gitmiştim, bak geldim dedim. Yarın bu süreyi daha da uzatacağız.

6 Ağu. Perş: 4. Gün

Bugün anneanneyle birlikte bıraktık Deniz'i yuvaya. Enerjisini göstermek için anneneye koşarak gitti yuvaya. ilk 15 dakikadan sonra ben önce ben çıktım, sonra annem.. Deniz 2 saate yakın öğretmeni ile oynamış, Öğlen gibi beni arayıp "Henüz ağlamadı ama ucunda duruyor, sizi soruyor devamlı" dediler. İzinli olduğum için hemen yuvaya gittim. Karnı acıkmış, öğretmeniyle yemekhaneye girmiş ama diğer çocukları görünce "istemiiim" deyip müdürün odasına geldi. Benim yanımda koca tabak yemeği yedi. Ben de bunun bir seferlik olduğunu, yemeklerini Merve öğretmenle ve arkadaşlarıyla birlikte yiyeceğini söyledim. Deniz yarım gün başlayacağı için bir 1 ay alışana kadar yemeği yuvada değil, anneannede yiyecek. Arkadaşlarına alışınca yemeği de yuvada halledeceğiz. adım adım... 

Araya 3 günlük bir mini tatil girdi...

10 Ağu. Ptesi: 5. Gün

Küçük çocuklarda da pazartesi sendromu diye bir şey varmış. 3 günlük aile tatilinden sonra Deniz, direnç gösterdi bugün. Evden çıkması çok uzun sürdü, kapıda dev bir kaka yaptı, sonra saklambaç oyunu vs. sonuçta babayla birlikte evden çıkmaları 52 dakikayı aldı. Yuvaya ayak bastığında ağlamaya başladı, telefonla beni aradılar, ben konuştum, hafta sonu yaptığımız şeylerden bahsedip onu rahatlatmaya çalıştım. Beni dinlerken sustu, ama belli ki orada dikkatini dağıtan bir şey oldu, yine başladı ağlamaya. Bu dakikalarca sürdü.Öğretmenleri ne öneriyorsa onu yapalım dedim. Telefonu kapadık, Aydın, onu öğlen gelip alacağını söyleyerek öpüp yuvadan ayrıldı. Ağlaması sokaklardan duyuluyor dedi. Yarım saat sonra öğretmeni whatsup'tan resimlerini gönderdi, keyfi yerinde, oynuyor diye. Nasıl bir ohhhh çektim!

Bir Annenin Blogu - Deniz yuvada oyun oynuyor

11 Ağu. Salı: 6. Gün

Sabah hazırlanma işini hızlandırmamız gerekiyor. Deniz yuvaya girer girmez yine serenada başladı, bu seferki tam 45 dakika. Aydın "işe gittiği" için görünmeden ama çağrılabilir ihtimaliyle sokakta bekledi. Sonra ağlamanın hafifleyerek azaldığını duyunca eve döndü.

İşin gerçeğini sonradan öğrendik: Kapıdan içeri 3 yaşlarında esmek bir kız girmiş, annesiyle, Mira. Deniz ağlamayı kesmiş, kızın yanına gitmiş ve yumuşakça itmiş onu. Henüz sevgisini nasıl göstereceğini bilmeyen yavru hayvanlar gibi... Kız popo üstü yumuşak düşmüş. Öğretmen ikisinin elinden tutup içeri almış, baba unutulmuş.

Bir Annenin Blogu - Deniz, oyuncakları temizliyor
Temizlik yapmaya başlayınca ağlama durdu.
Akşam bana, yuvada arkadaşım var, ittim ben onu diye "gururla" anlattı. "Denizcim, çok güzel ama arkadaşlar itilmez, arkadaşlar sevilir, sarılınır dedim. Bakalım ilk flörtümüz Mira mı olacak?

12 Ağu. Çarş: 7. Gün

Sabah evden birlikte çıkmak istedi Deniz. Beni 7:50'de servise bindirdi babasıyla, sonra yürüyerek yuvaya gittiler. Evdeyken gitmek istemiyorum gibi bir şeyler mırıldadı ama duymazdan gelince uzatmadı. Bugünkü ağlama süresi 10 dakika.

Ağlama bitince kahvaltısını etmiş, minik minik arkadaşlarıyla oynamaya başlamış, çişini söylemiş, öğle yemeğini de yemiş. 12'de babası almaya gittiğinde neredeyse zor çıkarmış yuvadan. Bence bu iş olmuştur :)

13 Ağu. Perş: 8. Gün

Sabah yine evden birlikte çıktık. Bu sefer sen işe gitme'ler başladı. 5 dakikalık yol boyunca ağladı, sonra öğretmeni dikkatini dağıtacak bir şey bulunca ağlama kesildi. Yuvadan aldığımız son bilgiler şöyle: 

Bir Annenin Blogu - Deniz yuvada suluboya yaparken

Bir Annenin Blogu - Deniz yuvada suluboya yapıyor

Yuvada yaşadıklarından etkileniyor olmalı ki, evde de sulu boya yapmak istedi. Hemen gidip sulu boya ve parmak boya aldık. Balkonda ona güzel bir masa düzeni kurduk. Keyifle resim yaptı.

Evde babasının öğrettiği "Yuva bizim 2. evimiz" şarkısını söylemeye başladı.

17 Ağu. Ptesi: 10. Gün

Hafta sonunun ardından pazartesi sabahı biraz sancılı geçebilir diye uyarmıştı öğretmenimiz. Biz sürekli, "Bugün tatiliz, evdeyiz ama yarın ben işe gidiyorum, sen de yuvaya gideceksin." temalı telkinlerde bulunduk. İşe de yaradı. Sabah Deniz kalktı, hazırlandık, yuvaya gidiyoruz? diye teyit aldı ve birlikte el ele yürüyerek yuvaya gittik. Kapıdan girerken 2-3 dakikalık bir mızırdandı, sonra sustuğunu duyduk ve saat 12'ye kadar son derece rahat yuvada kaldı. 

Bir Annenin Blogu - Yuvada parmak boya yapıyor


Yuvaya alışma sürecimiz aslında 7 tam gün sürdü diyebilirim. Araya hafta sonunu da sokup o "sendromu" da eklemek istedim. Deniz, tahminimden daha kolay adapte oldu. Bence bunda, ilk hafta onun güvenini sarsmadan, kademeli olarak onu kendi haline bırakmamızın ve ihtiyacı olduğunda yanında olduğumuzu bilmesinin etkisi büyük oldu. Yuvasını ve öğretmenlerini de sevmesi hayatımızı kolaylaştırdı.

Kademeli olarak ayrılma yani Berlin Modeli sayesinde Deniz;
* Yeni bir ortama güven duydu, yavaş yavaş alıştı.
* Ani bir vedalaşma yapmadık, hem onun için hem de bizim için dramatik bir durum yaşanmadı.
* Ayrılık endişesi taşımadığı için yeni ortamına daha çok ilgi gösterdi.
* Deniz'in öğretmeni ile zaman geçirme fırsatımız oldu, çocuğumuzu emanet edeceğimiz öğretmenleri tanımış olduk.
10 günlük yuva deneyiminden sonra hayatımızda ne gibi değişiklikler oldu derseniz,
Deniz'in özgüveni arttı, istediklerini dile getirirken bile sesi daha kuvvetli çıkmaya başladı, kendi kendine verdiği kararları uygulamaya başladı. Her gün 2-3 saat öğle uykusu uyuyan Deniz, artık "uykum yok, uyumak istemiyorum" kararı vermeye başladı. Biz de kararına saygı duyduk, peki dedik, gece biraz erken yatırdık. (pilinin tamamen bittiği günler oldu tabi)


Bir Annenin Blogu - Yorgun Deniz koltukta uyuyakalmış
Öğlen uyumayacağım giye kararını belirten Deniz, arkamızı dönünce sızmış...

Yuva seçerken dikkat ettiğimiz noktalar belliydi. Yuva konusu ilk başlarda kafamda balon gibi şişiyordu, çok bilinmezi vardı. Benim hissettiğim gibi hisseden anneler vardır, eminim, ama tecrübeyle söyleyebilirim, denklemi doğru kurunca tereyağından kıl çekmek kadar kolay oldu:).

Doğru yuva seçimi + çocuğun ihtiyacına göre ebeveyn tavrı = çocuğun işbirliği

Siz de deneyimlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

13 Ağustos 2015 Perşembe

Yuva Seçiminde Dikkat Ettiklerimiz

Deniz'e, 2 yıl kendi çocuğu gibi bakan ve seven ablamızın, babası vefat edince gün içinde ailesinin yanına gitmesi gerekti. Bayramın ilk günü bu haberle uyandık ve sudan çıkmış balığa döndük. Acilen yeni bir bakıcı arayışına girdik.Tanıdıklara sorduk, bakıcı bulma sitelerine ilanlar bıraktık, referanslar aldık derken birkaç kişi ile telefonlaştık. Sağolsunlar, görüşmeye gelmeyeceklerini arayıp bildirmediler bile (Bir de bunlara çocuk emanet edeceksin!)

Eşim öğretmen olduğu için ilk hafta Deniz'e o baktı, bir yandan da çevredeki yuvaları araştırmaya başladık. Eve yakın, kafamıza uygun, Deniz'in de parkını sevdiği bir yuvada karar kıldık ve 3 Ağustos sabahı Deniz'i getirmek üzere sözleştik. Ben o akşamdan itibaren yuva telkinlerine başladım.

Bir Annenin Blogu - Çocuk yuvası seçerken dikkat edilenler


Deniz, doğduğundan beri teke tek bir bakıcıyla büyüdü. Ev de kalabalık olmadığı ve çevrede düzenli bir arkadaşı olmadığı için yuvaya alışma süreci beni endişelendiriyordu. İlk birkaç ay yarım gün yuva, yarım gün anneanne desteği şeklinde bir plan yaptık. Eşim 17 Ağustos'ta tam gün işe başlayınca Deniz'in de sabah 7:15'te bizimle birlikte evden çıkması ve 12:30'a kadar yuvada kalması gerekecek. Yani bu çocuğun yuva alışması için önümüzde 2 hafta var.

Yuvaya alışma dönemi hakkında yaygın 2 görüş var: 

Biri,vedalaşma sürecini kısa kesin - sizi gördükçe daha da ağlayacak - yuvaya bırakın, gidin - çocuk bu, ağlar bakış açısı
Diğeri de Berlin Modeli denen çocuk kendini hazır hissedene kadar, ihtiyacı olana kadar yakınında olun - aradığında sizi bulsun - boşuna ağlamasın bakış açısı.

Biz Berlin'ciyiz. Özellikle Deniz'in durumunda: Çok sevdiği ablası, bir anda hiçbir açıklama yapamadan gitti, vedalaşamadan. Ölümün ne olduğunu bilse, sanırım onunla eşleştirirdi bu durumu. İçinde zaten bir boşluk var çocuğun, bir de çok kısa sürede yeni bir düzene, disipline alışması gerekecek. İlk günlerde yabancı bir yerde, tanımadığı insanların içinde onu "alışacak nasılsa" diyerek bırakıp gitmeye vicdanım el vermez. Küçük çocuğun dikkatini dağıtmak çok kolay, kısa zamanda ağlamasını durdurabilirsiniz ama bu yabancılaşma - alışma sürecini hızlandırmayacaktır. Sadece görünüşte ağlaması durur.

Bu seçim çocuğun psikolojisine, yaşına, alışkanlıklarına, yetişme tarzına, ailenin zaman ve iş şartlarına gibi pek çok parametreyi barındırıyor.

Biz yuva ararken şu kriterlere dikkat ettik: 

- Kurumun bakış açısı; bırakın ağlasın, mecburen  alışıyorlar mantığında olmaması
- Kurumun hijyeni,
- Öğretmenlerin yeterliliği,
- Eve yakınlığı,
- Bahçeli olması,
- Trafikten uzak, korunaklı bir yerde olması,
- Sabah 7'de açık olması,
- Hayvansever bir yuva olması (yeni doğum yapmış anne kedi ve bebekleri vardı bahçede),
- Sağlıklı beslenme ekolünden olması, aburcubura ve hazır gıdalara geçit vermemesi,
- Her çocuğun farklı ihtiyaçları olabileceğini gözetmesi,
- Çalışanlarının güler yüzlü ve genç olması
- Yuvadaki diğer çocukların mutlu olması

Biz tüm bunları gözden geçirerek Köknar Eğitim Kurumları'nda karar kıldık. İyi bir seçim yaptığımızı hissediyorum şimdiden...

Deniz'in yuvaya alışma sürecini de buradan okuyabilirsiniz.

10 Temmuz 2015 Cuma

Küçük Bünyelere Küçük İşler

Küçük çocuklar, örnek aldıkları "büyükler"in dünyasına katılmaya can atıyorlar. Onlara yaşlarına ve boyutlarına uygun 1-2 küçük iş verdiğinizde dünyaları büyüyor, kendilerini "biz"den görüyorlar, işi yaparken öz güvenleri artıyor, limitlerini sınıyorlar ve hem duygusal hem de zihinsel olarak gelişiyorlar. Siz de kendi çapında koca işler yapan bu minik bünyeyle gurur duyuyorsunuz. Mükemmel bir denklem!

Ben de Deniz'in günlük işlerinden yola çıkarak sizin için -özellikle 3 yaşa uygun- bir yapılabilecekler listesi hazırladım. Ama listeye geçmeden önce bu konuda sizin verebileceğiniz destekten bahsedelim. 

Bir Annenin Blogu - Paspas Yapan Deniz

Çocuğun yaşına uygun işler verin

Her şeyin başı, örnek olmak. Çocuklar "ne söylediğine değil, ne yaptığına bak" mantığıyla yaşıyorlar.
Sabırlı olun: Sabırlı bir şekilde neyi, nasıl yapacaklarını göstermeniz, anlatmanız gerekiyor. İşe birlikte başlayabilir ve sonrasını ona bırakabilirsiniz. Bu küçük, günlük işler çocuğun sorumluluk bilincinin ve zaman kavramının gelişmesi için önemli ve gerekli. Bazen öğretmek, işi yapmaktan daha uzun sürer, yine de sabırsız davranıp, "sen bir sonrakini yap, şimdi ben hızlıca bitireyim" dememek gerekiyor.

Enerjik ve pozitif olun: İş üstündeyken ne kadar "iyi" bir iş yaptığınızı tekrarlayın ve işler bitince onu ödüllendirin, övün, öpün, koklayın.

İşin püf noktası, bu küçük işleri bir ceza olarak kullanmamanız. Bu işleri, işten çok bir aktiviteye dönüştürürseniz birlikte eğlenceli bir zaman paylaşmış olursunuz. Ceza halini alırsa, zaten yapacağı varsa da yapmak istemeyecektir.


İşte size 3 yaşa uygun iş listesi:

İçerde:

  • Diş fırçalama ve işi bitince fırçayı yerine koyma
  • Elini ve yüzünü yıkama
  • Kirlileri makineye atma
  • Dağıttığı oyuncakları toplama 
  • Kitapları kütüphaneye yerleştirme
  • Toz alma
Bir Annenin Blogu - Lastik Eldivenle Temizlik

  • Kapıları, duvarları ve dolapları silme
  • Bulaşık makinesinden çıkan çatal kaşıkları yerlerine yerleştirme
  • Yumurta çırpma, karıştırma
  • Masa hazırlamaya yardım etme, çatal ve kaşık götürme, ekmek sepeti taşıma...
  • Bardaklara su doldurma,
  • Yemek üstüne tuz, karabiber ekme
Bir Annenin Blogu - Deniz, Vileda Paspas Yaparken

  • Yerleri paspaslama
  • Minik el süpürgesiyle kırıntı toplama
Bir Annenin Blogu - Kedi Mamaları Özenle Seçilir

  • Kedinin mamasını verme, suyunu tazeleme (kum temizleme annenin işi)
  • Çiçekleri sulama

4 - 5 yaşa uygun işler:
  • Odayı toplama
  • Çöpleri boşaltma
  • Yatağını yapma (biraz yadım gerekebilir)
  • Giyinip soyunma

Dışarda

Bir Annenin Blogu - Alışverişte Kendi Bezini Taşıyan Deniz
Market alışverişinde herkes kendi ihtiyacını buluyor.
  • Sokak kedilerine mama verme
Bir Annenin Blogu - Market Alışverişinde Deniz

  • Hafif alışveriş poşetlerini taşıma
  • Araba temizliğine yardım
Bahçe varsa; 

Bir Annenin Blogu - Bahçede Ot Temizleme
Deniz 8 aylıkken anneanneyle birlikte ayrık otlarını temizlemeye başladı.
  • Yaban otlarını yolma, anne ot yolma
  • Minik minik çapalama 
  • Meyve, sebzeyi dalından toplama
Bir Annenin Blogu - Deniz Hortumla Bahçe Suluyor
Dedeyle birlikte bahçe sulama
  • Bahçe sulama
  • Kuru yaprak temizliği
Bir Annenin Blogu - İşleri bitiren Deniz, mendilden telefonuyla rapor veriyor.
Tüm işleri bitiren Deniz, Selpak telefon ile durum raporu verirken...


30 Haziran 2015 Salı

Bebek Ürünlerine Yüzde 50 Zam: N'apıyorsunuz Siz?

Bugünkü Hürriyet gazetesinin haberine göre temmuz ayından geçerli olmak üzere yeni vergi düzenlemesi nedeniyle ithal bebek ürünlerine büyük zam geliyor. Özellikle çocuk oto koltuğu, mama sandalyesi, yürüteç ve park yatak fiyatları yüzde 50 ile 80 artacak.

Bir bebek koltuğu 1499 TL’ye satılırken 2250 TL’ye satılacak. Bazı koltukların fiyatları 349 TL’den 599'ye TL’ye çıkacak. Mama sandalyesi 299 TL’ye satılırken, zamla 499 TL’ye satılır hale gelecek.

Oto Koltuğu 12 Yaşından Küçüklere Zorunlu

12 yaşından küçük çocukların oto koltuğunda oturması zorunlu. Ama Türkiye’de yılda ortalama 1 milyon 200 bin çocuk doğmasına rağmen 120 bin oto koltuğu satılıyor. Şimdi fiyatlar daha da arttı.

Kaynak: Hürriyet (30 Haziran 2015)

25 Haziran 2015 Perşembe

Annecim, Kurabiye İster misin?

Her gün işten eve geliş yolum minimum 2 saati buluyor. Hele gün bazlı trafik yoğunluğu oldu mu, servisin içinde içim içimi kemiriyor, "hadi, yürü be, açıl be trafik, hay senin..." demekten... Yolda geçirdiğim her fazladan dakika Deniz'den çalınmış dakika gibi geliyor. Çünkü eve akşam 8'de geldiğimde Deniz'le oynayacak 1, hadi bilemedin 1,5 saatim oluyor. Günde 2 saatini bile çocuğuna ayıramayan hangi anne mutlu olabilir?

Yine böyle bir iş çıkışı... Servisten indim, sokak başında Deniz, babasıyla birlikte beni bekliyor! Elinde minik bir poşet. Poşette 2 adet kurabiye.

Bir Annenin Blogu - Deniz, evden getirdiği kurabiyeleri ikram ediyor.

- Bu ne güzel sürpriz Denizcim.
- Al bakalım bu sana annecim.
- Aahhh Deniz'im, gel, bir sarılayım, öpeyim.
- Bu da bana (kurabiyeleri paylaştırmaya devam)
- Çok teşekkürler, bir öpeyim.
- Beaber piknik yapalımmm?
...

İşte mutluluk! O karnında taşıdığın minik embriyonun, ayaklanıp, yürümesi bir yana, seni düşünüp -çok- kıymetli kurabiyelerinden 2 adet seçerek, pıtır pıtır yürüyüp seni karşılaması, ve seni düşündüğünü bu minik hediye ile göstermesi... Yediğim en güzel kurabiye bu oldu.





Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...