Reklam

Ev Yapımı Portakallı Pasta

Deniz'in 3. doğum günü kutlamalarının en çok konuşulan yanı bu pasta oldu. Çeşitli denemelerden sonra tutturduğumuz pastanın yapımı çok kolay, lezzetli ve en güzeli de yağsız olması.

3 Yaşın Vazgeçilmez 6 Kitabı

İşte size Deniz'in elinden düşürmediği kitaplarının listesi...

Yuva Günlüğü

10. günün sonunda -ağlamadan- yuvaya giden Deniz'in gün gün alışma süreci...

Küçük Bünyelere Küçük İşler

Küçük çocuklar, örnek aldıkları "büyükler"in dünyasına katılmaya can atıyorlar. Onlara yaşlarına ve boyutlarına uygun 1-2 küçük iş verdiğinizde dünyaları büyüyor, kendilerini "biz"den görüyorlar. İşte, size 3 yaşa uygun iş listesi:

hamilelik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hamilelik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Temmuz 2012 Cuma

Hamilelikte 23. Hafta

Aradan tam 10 hafta geçmiş, 2,5 ay yani. 

Elim nedense yazmaya gitmiyor, yazdığım zaman da tam içimdekileri yansıtamadığımı düşünüyorum ve yazmaktan soğuyorum. Ne hissediyorsam sadece kendime saklamak istiyorum gibi bir his de gelişiyor. ama yıllar sonra nasıldı acaba bu his diye unutur, merak eder miyim?

Deniz, artık küçük bir insan. -evet, adı Deniz oldu, Selim ile Deniz arasında kararsız kaldık bir süre ama Deniz ağır bastı - bu minik insan en son dünkü ultrasonda bize esnedi, gülümser gibi birşey yaptı, ellerini ve kollarını oynattı. Yüz hatları bayağı belirginleşmiş. Gelişimi iyi. 600 gr civarında şu an. benim de karnım gayet belli oluyor, -- anlayana, hala toplu taşımada anlamayıp bön bön bakan herifler oluyor, bakacağına kalk da yer ver, gerzek! -- 

Kilom 57. Toplam 5 kg aldım şimdiye kadar. bu da harika. En başından beri sporu ihmal etmeyeceğim diye büyük konuşuyordum, daha 2 gün üst üste spor yapamadım. Haziran ve temmuz inanılmaz sıcak ve nemli geçiyor, değil spor yapmak 2 adım atarken bunalıyorum. Bir de rahatlamak için yoga, pilates vs yapmaya gideceğim, oraya giderken yolda katil olacak kadar sinirleniyorum. Nesine rahatlayacağım! Onun için tüm hayat şartlarımın değişmesi lazım. 

Deniz, yaklaşık bir ay önce hareketlerini belli etmeye başladı. Aydın özellikle ilk tekmeyi yedikten sonra baba olacağı gerçeğini daha bir pekiştirdi. Şimdi günde defalarca içimdeki suda lıpır lıpır oynayan bir balık hissediyorum. Artık minik minik kasılmalar da başladı. Kasılmaların çok rahat bir his olduğunu söyleyemeyeceğim ama tekmeler, kafa atmalar, harika. 

Deniz için minik minik alışverişe başladık. Özellikle 5 Temmuzda Atıl'ın randevusundan sonra bebeğin sağlıklı olduğu yetkili ağızca tescil edilince rahat bir oh çekip alışveriş listemi güncelledim. Geçen hafta Memo'nun bağlantılarını kullanarak ilk eşyaları almaya başladık. Banyo takımı, telsiz vs.. 

Bu arada ilginç tesadüfler sonucu Deniz'in ilk hediyesini almış olduk. 3 aylık 3 bacaklı bahçe kedisi: Üçgen. Hiç hesapta yokken bir anda hayatımıza giren Üçgen, en başta Deniz'e arkadaşlık edecek. 

18 Mayıs 2012 Cuma

Hamilelikte Bulantının Önüne Geçmek İçin İpuçları

Bugün itibariyle 13 haftalık hamileyim. Ense kalınlığı, kan testi, herşey normal. Beyin kabuğu da yerli yerinde. 

Blog olayına yeniden başlamanın nedeni anlatacak çok farklı bir şeyim olduğundan değil,- her hamilelik 3 aşağı 5 yukarı aynı seyirde gidiyor,- aradığım konuda fazla kaynak bulamamamdı:
Hamileliğin zorlukları

İlk günden hiçbir sıkıntı yaşamadan mutlu mesut, gazsız, bulantısız hamilelik geçirenleri sevmiyorum. Bir de daha ilk aylarında "hayatımın en güzel duygusu" hafifliğinde ortada dolananlara tahammül edemiyorum. 

Okuduğum bloglar ve 1-2 kitap hamileliğin kadın vücüdüna ve hayatına getirdiği güzelliklerden, heyecanlardan bahsediyor. Kimse doğru dürüst sıkıntılardan bahsetmiyor. 

Nerdeyse 5. haftadan itibaren mide bulantısı yaşıyorum. 3. aya girince kesilir onlar dediler, kesilmedi henüz. Sabah kahvaltıdan sonra başlıyor, gece yatana kadar. Yediklerimi sindiremiyorum, zaten faydalı hiçbirsey yiyemiyorum. Salata, yoğurt, süt, balık, sebze yemeklerinin yanına yaklaşamıyorum. makarna, patates ve kuruyemiş (ceviz, fındık, kuru meyveler, kabak çekirdeği) kurtarıcım oldu. Sebze ve lifli yemediğim için bağırsaklarım durma noktasında, o da ağırlık ve şişkinlik yapıyor. Hayat bir anda zorlaştı, daha ortada birşey yokken. 

Hamilelikten birkaç ay önce dietisyene gidip 58 kg'dan 51'e indim ve orda hamile kaldım. 3 ay sonunda 52 oldum, ki onun da yarısı gazdır. Geçtiğimiz 3 ay içinde diet listesindeki günlük 1800 kalorilik dieti uygulamayamadım. Sağlıklı gıda rezervlerim tamamen dolmuş herhalde, 3 ayım karbonhidrat ağırlıklı geçti. Şimdi yavaş yavaş salata, süt, günlük pişmiş bazı sebze yemeklerini yiyebiliyorum. 

Bana iyi gelen birkaç öneri:

Mide bulantısı için beyaz leblebi kurtarıcı oldu. Onun geçirmediği durumlarda bir bardak suyun içine 1-2 dilim taze zencefil attım. Kıtır kıtır yemeyi becerebilirseniz, ne ala. Ben yandım, onun için suya koydum, aroması hafifledi biraz. 



Gaza bir çare bulamadım. Sabahları ılık su içip 1-2 kuru kayısı yiyorum, gün içinde çıktı alınıyor, yoksa 2-3 gün çıkmadığı oluyor. Gaz ve onun şişkinliği davem ediyor, hayatı zindan eden birşey.

15 Mayıs 2012 Salı

Hamilelikte 10. Hafta

10. haftadayım.
Hazımsızlık ve şişkinlik hissi neredeyse kayboldu. Karnım aç olsa bile canım bir şey yemek istemiyor. Nihayetinde yediğim şeyler de, geçen gece püre istedim, dün lazanya... üşenmeden hepsini yapıp yiyoruz. 

3 gündür kuyruk sokumumda bir ağrı var. Kitapları açıp baktım; iskeletim değişiyor. Rahim büyüdükçe vücudun ağırlık merkezi değişiyormuş ve ona göre omur iliğim şekilleniyormuş.
Kuyruğum da çıkarsa kedi sıfatını tam layıkıyla taşıyabilirim :)
Ve yeni şikayetim: baş ağrısı! En korktuğum şey migrenimin başlaması. Ağrının 3. gününe girdim bugün. Geceleri banyo yapıp erkenden çin yağı sürüp uyuyorum. İşe gelince havasızlık, klima, monitör ağrımı yeniden başlatıyor. Allahtan dayanılmayacak kadar ağır bir ağrı değil. Yine kitaplara göre bu haftalarda hormon değişikliğinden dolayı burun tıkanıklığı ve sinüslerin tıkanmasına bağlı olarak baş ağrıları olabilirmiş. tam da bu işte...

9 Haziran 2010 Çarşamba

Prenataloji Heyeti ve Doğum

Çarşamba günü sabahtan ailece Çapa'ya gittik. Kalabalık kuyruğu yararak, -torpilli olduğumdan- saat 9:30'da heyetin karşısına çıktım. Hemen ultrasona aldılar. Başlarında Atıl Hoca, 8-10 doktor 5-6 dakika boyunca ultrasonda karnıma baktılar, tıbbı terimlerle konuşup bana özetlediler. Bayağı uygulamalı bir ders oldu onlar için. Özet; anensefali, hemen alınması lazım, şansı sıfır. 

Raporlarımı aldım ve doktorum zaten Kadıköy Şifa Hastanesi'nde cuma sabahına bana yer almıştı. İşe gittim, hayat devam etti. 

Cuma sabahı çok erkenden içmem için bir ilaç yazmıştı, biraz kanama olabilir, korkma dedi. 9'da yine ailece Şifa'daydık. 4. katta minik, geçici bir oda tahsis etmişler. Bu birkaç saatlik bir presedür; ilaç etkisini gösterecek, biraz suni sancı verip vücudu kandıracaklar ve normal doğum yapacağım 12 haftalık fetüse. Akşama kalmaz eve gidersin, hafta sonu dinlen, sonra aynen devam...

O yüzden bir gecelik, bir terlik geldik. Ancak çıkışımız öyle kolay olmadı...

İlaç ve ardından bekleyiş sonra bir daha, sonra yeniden, sonra bir daha derken akşam oldu. Sonra derken sabah oldu, sonra 2. gün, 4. gün ve nihayet -rekor-. 6.günde doğum başladı. Topu topu yarım saatlik bir olay. bu 6 günün her anında ilaçlı değildim, ortada 2 gün dinlenme verdi doktorum. Sonra ara ara suni sancıyla gıdıkladı beni. Tabi ki her premature doğum günler sürecek değil, hatta ben çevremde ilk kez kendimde duydum böylesini, göz korkutacak kadar acılı da olmuyor. Hissi hoş değil ama kesinlikle. 

Bu süreci yine doktor olan halamın lafı özetledi: Ham meyveyi dalından koparmak zordur.

7 Haziran 2010 Pazartesi

Hüsranla sonuçlanan ilk hamilelik

2010 yılında yaşadığım ilk hamilelik deneyimim,12. haftada yapılan rutin test sonucunda hüsranla sonuçlandı. Doktorum uzun bir incelemeden sonra ne olur ne olmaz, 2. bir göz baksın diye hemen ertesi güne Kadıköy Şifa Prenataloji Bölümü'ne gönderdi. Dr. Tanju Bey de inceleyip "folik asit almadınız mı siz" diye sorunca boktan bir şey olduğunu anladım. 

Uzun zamandır beslenmesine dikkat eden, sebze ve yeşilliği öğünlerinden eksik etmeyen ve hamile kalabilirim fikriyle yaklaşık 1 yıldır folik asit içen biri olarak zınk! diye kaldım. O anda ultrasonda neye baktığımı anlamadan durdum. Eksik olan birşeye bakıyormuşuz meğer. Kafatası! Beyin oluşmuş ama onu koruyacak kabuk oluşmamış. Bu bir nöral tüp defekti. Spor yapan, sağlıklı beslenen, folik asit alan, ailede genetik rahatsızlığı bulunmayan ve dumana maruz kalmayan biri için sık karşılaşılan bir tablo değil dedi doktor. 

Bu bebeğin yaşama şansı yok. 
Hatta bir an önce alınması iyi olur, doğma şansı zaten yok. 

Kendi doktorumu arayıp bilgi verdi. 2 doktor da Çapa'da başında Atıl hoca'nın bulunduğu Prenataloji heyetinin de görmesini istediklerini söylediler ve apar topar bir randevu alındı. Bu randevular öyle kolay alınacak cinsten değil, insanlar doğru doktora ulaşıp aylar öncesinden  yer almaya çalışıyorlar. Beni hemen 4 gün sonraya, çarşambaya aldılar.

haberi öğrendiğimde ilk tepkim ağlamak oldu. hüngür hüngür. 12 haftalık bir pıtıya bu kadar bağlanfdığımın farkında değildim. Saatlerce ağladıktan sonra migrenim sayesinde durmak zorunda kaldım. O akşam kardeşimin eşinin ailesiyle büyük ve eğlenceli bir yemeğe sözümü vardı. Eve gelince annemleri aradım, sesimden anladı ve hemen atlayıp bize geldiler. Ardından kardeşim ve eşi. 

Aile heyeti bizi teselli etmek için toplandı. Herkesin söylediği tek şey; şanslıymışsınız ki erkenden fark edildi, ya doğduktan sonra ortaya çıkan bir sorun olsaydı... 

Mantık bunu söylüyor tabi. Akşama doğru toparlanmıştık ve yemeğe gittik. Matem havası kısa sürdü ve işi gırgıra vurduğumuzda başka bir boyuta geçmiştik bile. 

Çarşamba günü nasılsa tüm dehşetiyle bu konuyla yüzleşmek zorunda kalacağım.


NOT: yazıyı bir görselle destekleyeyim dedim ama anensefali fotografları birer "yaratık" fotografları gibi, cesaret edemedim.

27 Mayıs 2010 Perşembe

Hamilelikte 11. Hafta

11. hafta bitiyor.

Hazımsızlık ve mide sorunlarım neredeyse bitti. Sebze, özellikle pişmiş sebze, yerken zorlanıyorum, ama salata yemeye başladım. Meyve ile aram çok iyi. Baş ağrım oluyor. Yavaş yavaş kilo almaya başladığımı hissediyorum. 2 ay önce beli fırıl fırıl dönen etek şimdi tam geliyor. Karnım minikten çıkmaya başladı sanırım.

Geçenlerde bir liste yapmaya başladım. Ne, nerede, ne kadar listesi. Yaparken tatlı bir heyecan oldu, Aydın'a gösterince o da aynı şeyi hissetti. Hatta daha 30 hafta beklemek zor geldi, bir an önce kış olsun istedik:) 

Bir sonraki kontrolüm 4 Haziran'da. Ense kalınlığından anormallik olup olmadığı ortaya çıkacakmış. Geçen hamilelikte yaşadığım korku genetik değilmiş, aklıma kötü şeyler getirmemeye çalışıyorum ama yine de insan düşünmeden, korkmadan edemiyor.

29 Nisan 2010 Perşembe

İlk Doktor Randevusu

26 Nisan 2010 Pazartesi günü ilk doktor randevumuz vardı. Dr. Sühendan Türkmen'e gidiyorum. Annemin de eski arkadaşı olduğu için içim rahat. Kan testi sonuçlarından ilk söylediği, bu değerin yüksek olduğu ve ailemde ikiz olup olmadığıydı. İkiz konusu ikircikli bir konu. Herşeyiyle zor olması bir yana, kardeş düşünme işini bitiriyor. Br taşla iki kuş... Ultrasonda baktı ilk, 6,5 mm boyunda bir minnoş göz kırpıyor bize. Bu kalp atışı deyince gözlerimiz doldu. İlk kalp oluşuyor ve atmaya başlıyor. Zaten şu anda vücudunda başka bir organ yok. İkiz ihtimaline karşı uzun bir muayene oldu ama tek kalp var. Bir ihtimal ikiz başlayıp teke düşmüş dedi, olabilirmiş.

6 ay önce bu fikri uygulamaya koyduğumuzda spora ve dietisyene başlamıstım, çok akıllıca oldu bu. 3 ayda 4 kilo verip onu 54'te sabitledim. 

Bir sonraki randevum haftaya cuma- 7 Mayıs'ta. Test sonuçlarını değerlendirecek. Bu sefer ultrasona annem de gelecek. Minnoşu görmek için sabırsızlanıyor. Dün ona "donansın" diye sarı bir çamaşır takımı almış, Barbie giysisi gibi:)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...