Reklam

Ev Yapımı Portakallı Pasta

Deniz'in 3. doğum günü kutlamalarının en çok konuşulan yanı bu pasta oldu. Çeşitli denemelerden sonra tutturduğumuz pastanın yapımı çok kolay, lezzetli ve en güzeli de yağsız olması.

3 Yaşın Vazgeçilmez 6 Kitabı

İşte size Deniz'in elinden düşürmediği kitaplarının listesi...

Yuva Günlüğü

10. günün sonunda -ağlamadan- yuvaya giden Deniz'in gün gün alışma süreci...

Küçük Bünyelere Küçük İşler

Küçük çocuklar, örnek aldıkları "büyükler"in dünyasına katılmaya can atıyorlar. Onlara yaşlarına ve boyutlarına uygun 1-2 küçük iş verdiğinizde dünyaları büyüyor, kendilerini "biz"den görüyorlar. İşte, size 3 yaşa uygun iş listesi:

Annelik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Annelik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Ekim 2016 Cumartesi

Karalama dönemi sona erdi

Her çocuğun ilgi alanı farklı elbette, ama yaş ile çocukların ilgi alanlarının paralelliği de bir gerçek. Örneğin, çocuk gelişiminde  2-4 yaş karalama dönemi olarak geçiyor, sadece oyun oynama amaçlı, başlarda kontrolsüz sonraları kendilerine göre sembolik olan karalamalar. 4-7 yaş arası şema öncesi denen döneme geçerken fazla ayrıntısı olmayan kocaman kafalar, göze çarpıyor. 3,5 - 4 yaşındaki çoğu çocuk benzer şekilde  kafalar çiziyor. Sonra bu kafa, giderek ayrıntı kazanmaya ve insan figürüne dönüşmeye başlıyor.

Deniz resme pek ilgi duyan bir çocuk olmadı. Kendinden yaşça küçük çocukların önlerine bir kağıt ve birkaç renkli kalem koyunca dakikalarca kendilerini resme verirlerken, bizimkisi zoraki olarak bir çizgi çeker bırakır. Çizgi çekmediği zamanlarda ise sadece karalama. Çocuk söylediğine değil, yaptığına bakar diyerek örnek olması açısından kendime mandala kitapları aldım, o boyama kitabını boyarken ben de trende uyup 3-5 mandala yapayım bari dedim. Ahşap boyamadan sonra taş boyamaya merak sardım, birkaç yazdır topladığım taşları Deniz'li ve Deniz'siz boyuyorum. Ne zaman masaya oturuyoruz, 'Bunu da sen boya' diyerek çıkartmalı boyama kitaplarını önüme sürüyor ve bambaşka bir şeyle ilgileniyor. Ben de o bırakır bırakmaz aynısını yapmamak için onun kitaplarını boyarken buluyorum kendimi.



Mutfak malzemelerine yoğun ilgi duyduğu 2 yaşında sebze ve meyveler için uygun renklerde yuvarlaklar çiziyor ve benim kağıda çizdiğim kabın içine 'atıyor' ve koyu renk bir pastel ile sayfada boş nokta kalmayana kadar karalayarak blenderdan geçiriyordu. Bu, bana çok yaratıcı geldiği için bayılıyordum bu aktiviteye. Ama mutfağa ilgi azalınca blender resimleri de popülerliğini kaybetti.

Resimlerin çocukların ruh halini ve zihinsel gelişimini yansıttığını biliyorum. Hatta kağıdı kullanmasından, seçtiği renklere ve yaptığı figürlere kadar kağıda yansıtığı her detayın bir karşılığı olduğunu da farkındayım. Resmin, çocuklarda iletişim kurma ve kendini ifade etme üzerine etkileri hakkında basılmış yayınları olan gelişim psikolojisi doktoru Esther Burkitt, 2003 yılında bir araştırma yapmış ve çocukların hoş ve güzel figürlerde en sevdiği renkleri, çirkin ve kötü figürlerde ise en az tercih ettiği renkleri kullandıklarını ortaya koymuş. Buradan yola çıkarak, Deniz'in bitmek bilmeyen karalama dönemi resme hiç ilgisinin olmadığı gibi bir his yaratmıştı bende. Hadi, itiraf edeyim, bu çocuğun hiç yeteneği yok diye düşünmeye bile başlamıştım.

Taa ki 4. yaşına birkaç hafta kalmış bugüne kadar...


Sabahları servise birlikte biniyoruz, ben işe, o yuvaya gidiyor. Sabahın 7'sinde serviste uyuyanların selameti açısından her sabah bir faaliyet yapıyoruz. Bugün resim yapmak istedi. Resim yapmak istemesine o kadar alışık değilim ki, hazırlıksız yakalandım. Kitabının çıkartma sayfasının arkasına, çantadaki tek kalem ile 1 dakika içinde 2 resim çiziktirdi. Kalemi tutuşundan, kağıdı kullanmasına, 'şimdi saç yapalım, bu da kol olssunnn..' diye açıklamalarına kadar hareket halindeki bir serviste kağıdın dışına çıkmadan yaptığı iki resimle beni dumura uğrattı. Yanında olmasam bu çizimde bir yetişkinin parmağı olduğunu düşünürdüm.


Benim oğlum da resim yapıyor, yaşasın. :) Minicik hayatının gizemli dünyası, sembolleri, dünyayı algılayış biçimi, ruh durumu, hatta mutlu olup olmadığı bile artık resimlerinden anlaşılacak.
Bugünkü bu gülen suratlar, 3 hafta sonra kutlayacağımız 4. yaşgünü için kararsız kaldığım hediye fikrini netleştirdi. Deniz'e IKEA'da gördüğüm bir tarafı kara, bir tarafı beyaz tahta olan resim sehpası almaya karar verdim. Madem oğlum resim yapmaya başladı, ister renkli tebeşirlerle çizsin, ister tahta kalemleriyle. Hatta belki yanına diğer kalem ve boya setlerinden  de alırım.


Işığı gördüm ya, yeter :)

4 Mayıs 2016 Çarşamba

Tüm Unutkan Anneler’in Anneler Günü kutlu olsun!



Anneler Günü geldi çattı… “Hep daha iyisi” diyerek bebeklerin ve annelerin isteklerine her zaman en iyi şekilde cevap veren, Türkiye’nin yeni bebek bezi ve ıslak havlu markası Sleepy, Unutkan Anneler’e teşekkür ederek onları unutmadığını gösterdi.

Bir zamanlar uyku kelimesini en sıcak kelime olarak tanımlayan, %50 indirimleri ve yeni sezon çantaları kaçırmayan, en son çıkan filmlere en önce giden, yemek keyfinden asla ödün vermeyen, küçük bir temizlikten sonra bile en az 3 saat dinlenen ve fönsüz dışarı adımını atmayan ama bir gün, dünyalarını değiştiren o büyük mutluluk ile birlikte dünyaları unutan tüm Unutkan Anneler’in Anneler Günü’nü büyük bir coşku ile kutladı.


Kendilerini çocuklarına adayan Unutkan Anneler’i unutmayan Sleepy, Anneler Günü için özel olarak hazırladığı ajandası ile de tüm annelerin kalbini çalmayı başardı. #unutkananneler hashtag’ini kullanarak Instagram ve Twitter sayfalarında paylaşımda bulunan ve Mayıs Ayı boyunca market.sleepy.com.tr adresinden alışveriş yapan herkese dağıtılacak bu ajanda ile tüm bir yıl mutluluk ve bol bol gülümsemeyle geçecek.

http://www.unutkananneler.com/

Sleepy, en sevdikleri pastanın son dilimini her zaman çocuklarına ayıran ve gerçek sevginin ne anlama geldiğini varlıklarıyla kanıtlayan Unutkan Anneler’e “İyi ki varsınız…” diyor ve kalpten bir teşekkür gönderiyor.


Bir boomads advertorial içeriğidir.

30 Aralık 2015 Çarşamba

Çamaşır Yıkamanın Keyifli Hali

Ev işleri arasında her hanımın farklı favorileri vardır. Mesela kimi ütü yapmayı sever , bazıları ise yemek yapmayı. Sevdiğiniz işlerin size verdiği keyif ise bambaşkadır ve terapik etkileri vardır. Başka dünyalara gider, hayaller kurar, güzel anları hatırlar, planlar yaparsınız.

Size harika bir haberimiz var. Artık bu keyfi size yaşatan favorileriniz arasına çamaşırı da ekleyebilirsiniz :) Çünkü Rinso bunu mümkün kılıyor.

Rengarenk paketleri ile raflarda dururken bile enerjisini yansıtan Rinso, çamaşır yıkamayı kolay ve eğlenceli bir hale getiriyor. Rinso’nun Kır Bahcesi (Yeşil), Çiçek Bahcesi (Pembe) ve Büyülü Bahçe (Mor) şişeli sıvı deterjanları hem beyaz hem de renklileriniz için tortu bırakmayan bir temizlik vaad ediyor.

Rinso’nun gerçek eğlencesi, yıkama sonrası çamaşır makineninizi açtığınız anda başlıyor. Öyle ki kapağı açtığınız anda tertemiz çamaşırlarınıza eşlik eden muhteşem çiçek kokuları tüm banyoya yayıyor. İşte o an, hissettiğiniz duygular tarif edilmez. Sanki bir anda sevdiğiniz bir melodi çalmaya başlıyor ve o koku sizi alıp bambaşka bir yerlere götürüyor.

Bu kokular o kadar kalıcı ki tertemiz çamaşırlarınızı asarken, kuruturken, ütülerken ve tabii ki giyerken makineyi açtığınız o andaki duygular size kendini hatırlatmaya devam ediyor. Rinso kalıcı bahar kokuları ile çamaşır yıkamayı keyfe dönüştürüyor.

Mutluluk ve keyif zaten anlık değil midir? Mühim olan o anlara hayatınızda yer açmak. İşte Rinso bunu mümkün kılıyor.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

16 Aralık 2015 Çarşamba

Tuvalet Eğitiminde Geldiğimiz Nokta

Deniz'in tuvalet eğitimi, çoğu konuda olduğumuz gibi planlı, tıkır tıkır işledi, oldu bitti demek isterdim ama tam bir arapsaçına döndü.

Temmuz ayında tatile çıktığımızda kendi yaşıtı bir arkadaşını çalılara yaparken görünce çiş bir anda eğlenceli bir hal aldı ve o günden sonra minik birkaç kazayı saymazsak çişini tuvalete yapmaya başladı. Seremoniyi de sevdiği için, sifona basmak, el yıkamak, kurulanmak... çok hoşuna gitti. Fırsat bu fırsat diyerek kaka eğitimine de başlamaya niyetlendim. Ama 1 hafta sonra bakıcı ablamız ayrılmak zorunda kaldı ve Deniz'i apar topar yarım gün yuvaya başlattık. Hayatında zaten iki büyük değişiklik yaşarken bir de kaka ile uğraşmayalım diye bir süreliğine erteledik. Bu arada geceleri yine bezli yattı. Çocuk için kafa karışıklığı olabilir, sabah bezsiz, gece bezli olmak ama gece defalarca kalkmaya bu sefer ben hazır hissetmedim. Yuvada da bezli değil, öğle uykularında da, sadece geceleri bez takıyoruz.

Bir Annenin Blogu - Tuvalete oturmuş çocuk
Hayalimdeki sahne....
Ve tabi ki kaka gelince ille bez taktırtıyor. Piyasadaki hemen hemen her tür oturağı aldık, 2-3 kez oturdu, oturmasıyla kalkması bir oldu. Güle Güle Kakalar ve Teo'nun Kaka Kitabı başucu kitaplarımızdan... Onların dışında başka kitaplar okumayı denedim oturaktayken ama daha sayfayı çeviremeden Deniz toparlanıp kalktı, gitti. Yavru kakalar gibi "bühü bühü" yapmayı çok seviyoruz ama gel gör ki onları anneyle tuvalette buluşturmayı bir türlü başaramadık.

Kışın bu eğitimleri vermek pratik anlamda bana zor geliyor. Gece uykusunda ne zaman çişinin geleceğini bilemiyorum, bazen ben uyuyakalıyorum, sabah sırılsıklam uyanabilir ve saatlerce bu ıslaklıkla kalmış olabilir, bu bana daha sağlıksız geliyor. Bu nedenle kaka eğitimini bahara sarkıtmaya karar verdim. Bir de çevremdeki her erkek çocuk annesi benzer bir dönem yaşadıklarını ve bunun aylarca devam ettiğini söyleyince bir nebze kendimi rahatlattım ve oluruna bıraktım. 

Bu tuvalet eğitimini 3 aşamada ele alacağım. 
1. Çiş
2. Gece 
3. Kaka

En kolay seviyeyi atladık ve oyunu orada "save" ettik. Gece eğitimi için benim biraz hazır olmam gerekiyor. Kaka ise bizim için en büyük mihenk taşı. Tuvalet eğitimiyle ilgili yazılanların çoğu bizim duruma uymuyor. 

- Gece ise bezi kuru kalıncaya kadar bez takılması bez kuru kalkınca da, bezi atması ve bir daha da bez takılmaması süreci hızlandırır.

Deniz, gece tam yatmadan önce lıkır lıkır su içiyor. Bunu bir çeşit "anneyi yanımda tutma" yöntemi olarak geliştirdi. Kitabını okuyorum, iyi geceler öpücüğünden sonra odadan çıkıyorum. tam 5 saniye sonra "annneee, ben biraz susadım" Ben bu şekilde hemen her gece 7-8 tur yapıyorum. Her birinde birkaç yudum içiyor. Dolayısıyla bazı geceler bezden taşmış bile oluyor. 

- Tuvalet eğitimine başlamadan önce çocuğun tuvalete veya lazımlığına alışmış olması önemlidir. Her gün belirli aralıklarla tuvaleti olsun olması tuvalete ya da lazımlığa oturarak alıştırmalar yapmak alışkanlık edinmeyi kolaylaştırır.
Ne tuvalete ne de lazımlığa oturmak gibi bir niyeti yok. 3 yaşındaki çocuğu da kolundan tutup oturtamıyorsun ki, ikna yoluyla deniyoruz ama ikna edemiyoruz :)

- Nasıl yapıldığını gösterin.
"Sen yap, ben yapmiiicam" diyen bir akıllı bıdığa anlatın bakalım...


- Gece bezini çok uzatmayın. 2 ayı geçmesin.
Çooooktan geçti....

Şimdi 2. aşama gece bezini kaldırma noktasındayız. bakalım kaç gecede olayı toparlayabileceğiz...

Bu arada Deniz de bir ara tuvalet kağıtlarına takmıştı, ruloyu ters yerleştirmek gibi basit bir çözümü var işin... :)

Bir Annenin Blogu - Tuvalet rulosunu saran çocuk



Tuvalet eğitimiyle ilgili bir başka blogger anne, Alimanne'nin de çocuklara tuvalet eğitiminin nasıl verileceği ile ilgili birkaç önerisi var. Okumak için tıklayın.

Tuvalet Eğitiminde Geldiğimiz Nokta

Deniz'in tuvalet eğitimi, çoğu konuda olduğumuz gibi planlı, tıkır tıkır işledi, oldu bitti demek isterdim ama tam bir arapsaçına döndü.

Temmuz ayında tatile çıktığımızda kendi yaşıtı bir arkadaşını çalılara yaparken görünce çiş bir anda eğlenceli bir hal aldı ve o günden sonra minik birkaç kazayı saymazsak çişini tuvalete yapmaya başladı. Seremoniyi de sevdiği için, sifona basmak, el yıkamak, kurulanmak... çok hoşuna gitti. Fırsat bu fırsat diyerek kaka eğitimine de başlamaya niyetlendim. Ama 1 hafta sonra bakıcı ablamız ayrılmak zorunda kaldı ve Deniz'i apar topar yarım gün yuvaya başlattık. Hayatında zaten iki büyük değişiklik yaşarken bir de kaka ile uğraşmayalım diye bir süreliğine erteledik. Bu arada geceleri yine bezli yattı. Çocuk için kafa karışıklığı olabilir, sabah bezsiz, gece bezli olmak ama gece defalarca kalkmaya bu sefer ben hazır hissetmedim. Yuvada da bezli değil, öğle uykularında da, sadece geceleri bez takıyoruz.

Bir Annenin Blogu - Tuvalete oturmuş çocuk
Hayalimdeki sahne....
Ve tabi ki kaka gelince ille bez taktırtıyor. Piyasadaki hemen hemen her tür oturağı aldık, 2-3 kez oturdu, oturmasıyla kalkması bir oldu. Güle Güle Kakalar ve Teo'nun Kaka Kitabı başucu kitaplarımızdan... Onların dışında başka kitaplar okumayı denedim oturaktayken ama daha sayfayı çeviremeden Deniz toparlanıp kalktı, gitti. Yavru kakalar gibi "bühü bühü" yapmayı çok seviyoruz ama gel gör ki onları anneyle tuvalette buluşturmayı bir türlü başaramadık.

Kışın bu eğitimleri vermek pratik anlamda bana zor geliyor. Gece uykusunda ne zaman çişinin geleceğini bilemiyorum, bazen ben uyuyakalıyorum, sabah sırılsıklam uyanabilir ve saatlerce bu ıslaklıkla kalmış olabilir, bu bana daha sağlıksız geliyor. Bu nedenle kaka eğitimini bahara sarkıtmaya karar verdim. Bir de çevremdeki her erkek çocuk annesi benzer bir dönem yaşadıklarını ve bunun aylarca devam ettiğini söyleyince bir nebze kendimi rahatlattım ve oluruna bıraktım. 

Bu tuvalet eğitimini 3 aşamada ele alacağım. 
1. Çiş
2. Gece 
3. Kaka

En kolay seviyeyi atladık ve oyunu orada "save" ettik. Gece eğitimi için benim biraz hazır olmam gerekiyor. Kaka ise bizim için en büyük mihenk taşı. Tuvalet eğitimiyle ilgili yazılanların çoğu bizim duruma uymuyor. 

- Gece ise bezi kuru kalıncaya kadar bez takılması bez kuru kalkınca da, bezi atması ve bir daha da bez takılmaması süreci hızlandırır.

Deniz, gece tam yatmadan önce lıkır lıkır su içiyor. Bunu bir çeşit "anneyi yanımda tutma" yöntemi olarak geliştirdi. Kitabını okuyorum, iyi geceler öpücüğünden sonra odadan çıkıyorum. tam 5 saniye sonra "annneee, ben biraz susadım" Ben bu şekilde hemen her gece 7-8 tur yapıyorum. Her birinde birkaç yudum içiyor. Dolayısıyla bazı geceler bezden taşmış bile oluyor. 

- Tuvalet eğitimine başlamadan önce çocuğun tuvalete veya lazımlığına alışmış olması önemlidir. Her gün belirli aralıklarla tuvaleti olsun olması tuvalete ya da lazımlığa oturarak alıştırmalar yapmak alışkanlık edinmeyi kolaylaştırır.
Ne tuvalete ne de lazımlığa oturmak gibi bir niyeti yok. 3 yaşındaki çocuğu da kolundan tutup oturtamıyorsun ki, ikna yoluyla deniyoruz ama ikna edemiyoruz :)

- Nasıl yapıldığını gösterin.
"Sen yap, ben yapmiiicam" diyen bir akıllı bıdığa anlatın bakalım...


- Gece bezini çok uzatmayın. 2 ayı geçmesin.
Çooooktan geçti....

Şimdi 2. aşama gece bezini kaldırma noktasındayız. bakalım kaç gecede olayı toparlayabileceğiz...

Bu arada Deniz de bir ara tuvalet kağıtlarına takmıştı, ruloyu ters yerleştirmek gibi basit bir çözümü var işin... :)

Bir Annenin Blogu - Tuvalet rulosunu saran çocuk



Tuvalet eğitimiyle ilgili bir başka blogger anne, Alimanne'nin de çocuklara tuvalet eğitiminin nasıl verileceği ile ilgili birkaç önerisi var. Okumak için tıklayın.

18 Kasım 2015 Çarşamba

Deniz'in 3. Doğum Gününü Kutladık

Bu hafta minik çekirdeğim, Deniz'imin 3. yaşını kutladık.




Hafta sonu ilk kutlamayı evde, aile içinde yaptık, gerçek günü olan 12 Kasım'da ise yuvada arkadaşlarıyla bir kutlama yaptık. Son 4 günde 3 koca pasta yaparak kendi çapımda bir rekor kırdım. Son derece hafif ve yağsız bu pastanın tarifini de sizlerle  paylaşmak istiyorum.

Hazırlıklarımız aslında günler öncesinden başladı. Kadıköy'de parti ve pasta süsü satan dükkanlarda dolanıp aksesuarlarımı topladım. Pinterest'ten pasta, kek tarifleri karıştırıp 2 hafta öncesinden denemelere başladık. Yıllardır yaptığım kendi kek tariflerim var tabi ama farklı bir şey olsun istedim. İlk yaptığımız pastada üzerine krem şantivari bir krema koyduk, bence olmadı. Zaten donunca kabuk gibi soyuldu anca o kabuğu sıyırıp yiyebildik :) Sonraki denememizde Dr. Oetker'in Pastacı Kreması'nı kullandık, sonuç fena değil. Ama son denemede Kenton'un pastacı kremasını bence en başarılısı oldu, daha az şekerli ve yoğun bir kıvamı olduğu için.




5 Kasım 2015 Perşembe

Annelerin Akıllı Seçimi: TODİZOO Oyuncakları

Bebekler için oyuncak seçme işi anne babalara düşüyor. Minikler, hem gerçek dünyayı hem de kendi yetenek ve becerilerini önce oyuncaklarla keşfetmeye başlar. Doğal olarak oyuncakların onların gelişiminde rolü çok önemlidir. Oyuncak alırken aradığımız özellikler aslında çok net. Eğitici, eğlendirici ve onlar için tamamıyla güvenli olmaları en önemli özellikler.

Bebekler için oyuncak alırken en önemli kriter, güvenilir markaların oyuncaklarını almak olmalıdır. Sık sık ağzına götüreceği, birlikte uyuyup yemeklerini hatta banyosunu paylaşmak isteyeceği oyuncaklarının ona zararlı olabilecek bir materyal, boya ya da aksesuar içermediğinden emin olmanın tek yolu tercihlerinizi güvenilir markalardan yana yapmak. Bir diğer dikkat edilmesi gereken konu da seçtiğiniz oyuncakların onların gelişimine de katkıda bulunması. Yapacağınız doğru oyuncak seçimlerinizle her gün hayat ve kendisiyle ilgili yeni şeyler öğrenen bebeğinize büyüme macerasında yardımcı olabilirsiniz.

Tüm bu özellikleri bir arada bulabileceğiniz Todizoo oyuncaklarını inceleyerek, bebeğinizin yaş ve ihtiyaçlarına en uygun olanları tercih edebilirsiniz.

TODİZOO MÜZİKLİ ÇINGIRAKLAR: Bu sevimli arı ve kelebek çok marifetli. Minik parmakların kolayca basabildiği düğmesi eğlenceli melodiler çalıyor. Ses efektli kanatları ve boncukları ile hem bir çıngırak hem de dişlik olan kanatları tam kaşınan dişlere göre. Üçüncü aydan itibaren tüm bebekler için tercih edilebilir.



TODİZOO EMEKLEME BÖCEĞİ VE TOSBAĞA: Emekleme nasıl da heyecan verici bir dönem değil mi? Şimdi emekleme çalışmalarına yardımcı olacak iki sevimli arkadaş var. Todizoo’dan Emekleme Böceği ve Tosbağa üstüne basınca ilerliyor, bebeğiniz de onları hevesle takip ediyor. 12 ay ve üzeri bebekler için tam bir emekleme yardımcısıdır.

TODİZOO ARKADAŞIM SERİSİ: Todizoo’nun bu şirin oyuncakları basıldığında ışıklı düğmeleri ile melodiler çalıyor, “ABC” ve “123” ve birbirinden sevimli kısa cümleler söylüyor. Minikler bu arkadaşları onları çok eğlendirdiği için seviyor, biz de onların el-göz koordinasyonlarını güçlendirip sebep-sonuç ilişkisini öğrenmelerine yardımcı oldukları için seviyoruz. Üçüncü aydan itibaren tüm bebekler içindir.



Bir boomads advertorial içeriğidir.

14 Ekim 2015 Çarşamba

Bebekoloji Konferansı Anneleri Bir Araya Getirecek

ebebek, anne adaylarına ve ebeveynlere harika bir farkındalık günü yaşatmaya hazırlanıyor: Bebekoloji 2015 

Anne ve bebeğe dair her şeyin konuşulacağı “Bebekoloji 2015”, 17 Ekim 2015 tarihinde Hilton Convention Center’da, alanında uzman isimleri, ünlü ebeveynleri ve blogger anneleri katılımcılarla buluşturacak. Paneller “Hamilelik ve Yenidoğan Dönemi” ve “0-4 Yaş Dönemi” olarak iki oturumda yapılacak.


Bebekoloji 2015'in akış listesine buradan ulaşıp ücretsiz katılım için kayıt yaptırabilirsiniz.


Saat 9:00'da Kadıköy Evlendirme Dairesi
ve Bakırköy Ömür AVM Önünden ücretsiz servisler kaldırılacak.

11 Ekim 2015 Pazar

3 Yaşındaki Çocuğun Vazgeçilmez 6 Kitabı


Kitap kurdu Deniz'in neredeyse boyu kadar kitabı var. Bununla övünebilirim, evet :) Ben, nasılsa oyuncak başkalarından gelir diyerek her hediye fırsatını ona uygun kitaplar alarak değerlendirdiğim için kütüphanesi günden güne doluyor.

Bir Annenin Blogu - Deniz'in elinden düşürmediği çocuk kitapları

Tabi ki ilk okuma kitapları bez ve dokunmalı kitaplardı, sonra sesli kitaplar geldi. 1,5 yaşından beridir de resimli ne varsa ilgisini çekiyor. Buna kütüphanemizdeki yemek kitapları, kedi türleri kitapları, dergiler dahil. Bu aralar gündemdeki kitaplarımız hayvan kahramanlı çocuk kitapları...

Ben Kedigen zamanından beri Feridun Oral'ı takip ederim, kendisiyle kediler üzerine söyleşi de yapmıştım, çizgilerini de çok severim. Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan kitaplarının hemen hepsi bizde var. Deniz'in de bu aralar favorileri arasında...

İşte Deniz'in eğlenceli okuma kitapları arasından derlediğim kitap listesi:

1. Kırmız Elma
Yazan ve Resimleyen: Feridun Oral
Yapı Kredi Yayınları

Bir Annenin Blogu - Kırmızı Elma

Soğuk ve karlı bir günde yiyecek aramaya çıkan tavşan, bir ağacın dalında kırmızı bir elma görür. Elma çok yüksektedir ve tavşan, kır faresi, tombul tilki ve koca ayıdan yardım ister. Hiçbiri tek başına bu yükseklikte asılı duran elmaya ulaşamaz ama dördü bir araya gelince elmayı koparmanın yolunu bulurlar. Birlik olma ve paylaşma üzerine harika bir kitap...

Kitaptaki "Tombul tilkinin aksırıp tıksıran sesi" ifadesi Deniz'in en çok komiğine giden ifadelerden biri. O bölüme gelince, "bii daaa" diyerek tekrar tekrar okutuyor. Geçenlerde hasta olup sesim çatallaşınca "Anne aksırıp tıksırıyor" diyerek kitabın hakkını verdi.

2. Kirpi ile Kestane
Yazan ve Resimleyen: Feridun Oral
Yapı Kredi Yayınları


Bir Annenin Blogu - Kirpi ile Kestane

Dikenleri birbirine dolaşan Küçük Kirpi ve Kestane, ormanda onlara yardım edebilecek birilerini ararlar ama herkesin kendi işi vardır, kimse yardımcı olmaz. Sonunda komik bir şekilde birbirlerinden ayrılırlar.
Deniz için bu kitabın kilit ifadesi de "tıngır mıngır". Özellikle at kestanelerinin pıtır pıtır yere düştüğü bu mevsimde okumanızı öneririm.

3. Küçük Fare Bidi
Yazan ve Resimleyen: Feridun Oral
Yapı Kredi Yayınları

Bir Annenin Blogu - Küçük Fare Bidi

Küçük fare Bidi'nin en büyük hayali bir kaplan terbiyecisi olmaktır. Çiftlikteki inekleri, tavukları, kazları ve kedileri eğitmiş olan Bidi, kasabaya gelen sirk ile hayaline kavuşur. 

Üstteki sayfa Bidi'nğin yatak odası. Deniz'le bu odada dakikalarca kalıyoruz. Duvardaki posterleri tek tek sayıyor bana. "Burda kaplan atlıyor, şurda kaplan ağaca tırtır yapıyor, burda n'apıyor anneee?"

4. Benekli Kedimi Gördünüz mü?
Yazan ve Resimleyen: Feridun Oral

Yapı Kredi Yayınları

Bir Annenin Blogu - Benekli Faremi Gördünüz mü?

Yavru kedi Zeytin, anneannesin kucağında, dedesinin okuduğu masalları dinlerken uyuyakalır. Rüyasında çok sevdiği benekli faresini kaybeder. Benekli faresini bulmak için Hansel ve Gretel'i, 7 Cüceleri'i, Kırmızı Başlıklı Kız’ı, Fareli Köyün Kavalcısı’nı ve Pinokyo’yu ziyaret eder. 

5. Akıllı Tilkinin Masalı
Yazar: Debi Gliori
Çevirmen: Nevin Avan Özdemir

İş Bankası Kültür Yayınları


Bir Annenin Blogu - Akıllı Tilkinin Masalı

Minik tilkinin canı yalnız oynamaktan sıkılmıştır. Annesinin dikkatini çekmek için gürültü patırtı yapar. Annesi yanına gelir ve savaş alanını görür ama kızmaz. Ne olursa olsun yavru tilkiyi seveceğini söyler. Ve kendi çapında sevgiyi tarif eder.
Sıcacık bir kitap...

6. Üç Kedi Bir Dilek
Yazar: Sara Şahinkanat
Resimleyen: Ayşe İnan Alican

Yapı Kredi Yayınları

Bu da listemizin son kitabı. Çizgilerine bayıldığım bir kitap, ve tabi ki kedili... 

Üç arkadaş, Piti, Pati ve Pus, geceleri damda sırtüstü uzanmış gökyüzünü seyrediyorlar. Kayan bir yıldız görüp dilek tutma niyetindeler. Piti, bu dostluğun hiç bozulmaması için dilek tutmak istiyor ve gözünü gökyüzünden ayırmıyor. Piti için endişelenen Pati ve Pus, arkadaşlarına yardım etmek istiyorlar.

Bir Annenin Blogu - Üç Kedi Bir Dilek

21 Ağustos 2015 Cuma

Yuva Günlüğü

Doğduğundan beri teke tek bir abla ile sakin bir ortamda büyüyen 33 aylık Deniz'imi bu ay yuvaya başlattık. Endişem, uygun yuvayı seçmek ve yuvaya alışma sürecinin sıkıntı yaratmasıydı çünkü yuvaya alışması için önümüzde 2 hafta vardı.

Gönül isterdi ki, önce oyun grubu ile başlasın, birkaç hafta yeni bir ortamı ve yeni insanları tanısın, sonra yarım günlük yuvaya geçsin, iyice hazır olunca da tam güne geçelim. Gönlümün isteklerinin yarısını yapabildim. Yuvaya alışma sürecinde en önem verdiğim konu; bu sürede istediği kadar yanında olmak, onu fazla ağlatmadan, kaybetme korkusunu yaşatmadan bu dönemi geçirmek oldu.

Deniz yuvaya alışma sürecini daha rahat geçirsin diye ilk hafta ben yarım gün izin aldım. Her sabah birlikte gittik, ben her gün orada kaldığım süreyi kontrollü olarak azalttım. Birkaç gün içinde kapıdan bırakır hale geldik. İkinci hafta babası bıraktı sabahları. Evden sabahları hep birlikte çıktık; sabahları erken hareket edemeyiz diye endişeleniyordum, Deniz kendi benimle birlikte çıkmak için hızlı hareket eder oldu. Babası yuvaya bırakırken, usule uygun 5-6 dakika ağladı, sonra öğretmeni onu içeride oyalayınca ağlamayı bıraktı.

İşte gün gün ilerlememiz:

3 Ağu Ptesi: İlk Gün: 

Fiyasko!
İlk gün babası götürdü Deniz'i ve dört pati kendini kapıya gererek çığlık çığlığa ağladı. Ağlamalar katılmaya dönünce Aydın dayanamayıp eve geri getirdi. Günlerdir yaptığımız "yuvada ne güzel oyuncaklar var, yeni arkadaşlar, tatlı öğretmenler var, her şey harika olacak" temalı telkinlerim yalan oldu.

İlk gün ağlama olmasını bekliyorduk zaten ama ağlama karşılığı rahatlama için onu eve getirmek hata oldu. Şimdi, ağladığında onu 'kurtarıp' eve götürecek birinin olduğunu biliyor.

4 Ağu. Salı: 2. Gün

Bu sabah anne-oğul birlikte gittik, 10 gibi. Öncesinden onu çok sevdiğimizi, onu yuvada bırakmayacağımızı, artık büyümeye başladığını ve başka çocuklarla oyun oynamasının iyi olacağını anlattım. Anladın mı? Anladım. Hadi bakalım...

Sabah yuvanın bahçesinden geçerken "Bu çiçekleri sen sular mısın Deniz, bak sardunya da varmış" diye dikkatini dağıttım. Bahçe kapısından 1-2-3 yaparak birlikte hoplayarak geçtik. Parkı görünce kaydırağa koştu, diğer çocuklar bahçeye inince "biz içeri girelim" dedi. İki etmeden girdik hemen. Merve öğretmen ile tanıştı. Ben aşağı katta müdürün odasında oturdum, Deniz çevreyi tanıdı, arada bir "Anneeee?" diye beni yokladı. Göz temasını koparmamak için yukarı çıkıp çocuklarla oynamak istemedi. Ama en azından ilk günü ağlamadan atlattık. Öğlen çıkınca işe gelmeden önce ona sarıldım, onu öptüm, bugün ne kadar iyi davrandığını söyledim. Eve gittiğinde ellerini kendi yıkayıp havlusuna kurulamak istemiş, kendi başına... iyi işaret.

Bir Annenin Blogu - Deniz yuvaya alışma sürecinde kendi kendine oynuyor

5 Ağu Çarş: 3. Gün

Bu hafta yarım gün  olmak üzere işten izin aldım. Sabah gitmeden önce yuvaya gitmeyelim diye minik direnişlere başladı. Yine dikkat dağıttım. "Deniz'cim, yuvanın bahçesinde anne kedi ve bebek kedileri gördün mü? Onlara mama götürelim, hadi" diyerek gittik yuvaya. Deniz Merve öğretmeni kenara çekip ona kur yapmaya başladı bile, ne zamanki başka çocuklar geldi, bozuldu, kapıyı aç, gidelim demeye başladı. Ben kısa bir süre çevrede dolandım sonra tuvalete girmem lazım diyerek görünmez oldum. O sırada oyun alanı olan üst kata çıktılar. Beni görmediği 1,5 saat boyunca oyun oynamış, 1-2 kez anne nerede diye sormuş. Saat 12'de ben gittim onu almaya. Denizcim, markete gitmiştim, bak geldim dedim. Yarın bu süreyi daha da uzatacağız.

6 Ağu. Perş: 4. Gün

Bugün anneanneyle birlikte bıraktık Deniz'i yuvaya. Enerjisini göstermek için anneneye koşarak gitti yuvaya. ilk 15 dakikadan sonra ben önce ben çıktım, sonra annem.. Deniz 2 saate yakın öğretmeni ile oynamış, Öğlen gibi beni arayıp "Henüz ağlamadı ama ucunda duruyor, sizi soruyor devamlı" dediler. İzinli olduğum için hemen yuvaya gittim. Karnı acıkmış, öğretmeniyle yemekhaneye girmiş ama diğer çocukları görünce "istemiiim" deyip müdürün odasına geldi. Benim yanımda koca tabak yemeği yedi. Ben de bunun bir seferlik olduğunu, yemeklerini Merve öğretmenle ve arkadaşlarıyla birlikte yiyeceğini söyledim. Deniz yarım gün başlayacağı için bir 1 ay alışana kadar yemeği yuvada değil, anneannede yiyecek. Arkadaşlarına alışınca yemeği de yuvada halledeceğiz. adım adım... 

Araya 3 günlük bir mini tatil girdi...

10 Ağu. Ptesi: 5. Gün

Küçük çocuklarda da pazartesi sendromu diye bir şey varmış. 3 günlük aile tatilinden sonra Deniz, direnç gösterdi bugün. Evden çıkması çok uzun sürdü, kapıda dev bir kaka yaptı, sonra saklambaç oyunu vs. sonuçta babayla birlikte evden çıkmaları 52 dakikayı aldı. Yuvaya ayak bastığında ağlamaya başladı, telefonla beni aradılar, ben konuştum, hafta sonu yaptığımız şeylerden bahsedip onu rahatlatmaya çalıştım. Beni dinlerken sustu, ama belli ki orada dikkatini dağıtan bir şey oldu, yine başladı ağlamaya. Bu dakikalarca sürdü.Öğretmenleri ne öneriyorsa onu yapalım dedim. Telefonu kapadık, Aydın, onu öğlen gelip alacağını söyleyerek öpüp yuvadan ayrıldı. Ağlaması sokaklardan duyuluyor dedi. Yarım saat sonra öğretmeni whatsup'tan resimlerini gönderdi, keyfi yerinde, oynuyor diye. Nasıl bir ohhhh çektim!

Bir Annenin Blogu - Deniz yuvada oyun oynuyor

11 Ağu. Salı: 6. Gün

Sabah hazırlanma işini hızlandırmamız gerekiyor. Deniz yuvaya girer girmez yine serenada başladı, bu seferki tam 45 dakika. Aydın "işe gittiği" için görünmeden ama çağrılabilir ihtimaliyle sokakta bekledi. Sonra ağlamanın hafifleyerek azaldığını duyunca eve döndü.

İşin gerçeğini sonradan öğrendik: Kapıdan içeri 3 yaşlarında esmek bir kız girmiş, annesiyle, Mira. Deniz ağlamayı kesmiş, kızın yanına gitmiş ve yumuşakça itmiş onu. Henüz sevgisini nasıl göstereceğini bilmeyen yavru hayvanlar gibi... Kız popo üstü yumuşak düşmüş. Öğretmen ikisinin elinden tutup içeri almış, baba unutulmuş.

Bir Annenin Blogu - Deniz, oyuncakları temizliyor
Temizlik yapmaya başlayınca ağlama durdu.
Akşam bana, yuvada arkadaşım var, ittim ben onu diye "gururla" anlattı. "Denizcim, çok güzel ama arkadaşlar itilmez, arkadaşlar sevilir, sarılınır dedim. Bakalım ilk flörtümüz Mira mı olacak?

12 Ağu. Çarş: 7. Gün

Sabah evden birlikte çıkmak istedi Deniz. Beni 7:50'de servise bindirdi babasıyla, sonra yürüyerek yuvaya gittiler. Evdeyken gitmek istemiyorum gibi bir şeyler mırıldadı ama duymazdan gelince uzatmadı. Bugünkü ağlama süresi 10 dakika.

Ağlama bitince kahvaltısını etmiş, minik minik arkadaşlarıyla oynamaya başlamış, çişini söylemiş, öğle yemeğini de yemiş. 12'de babası almaya gittiğinde neredeyse zor çıkarmış yuvadan. Bence bu iş olmuştur :)

13 Ağu. Perş: 8. Gün

Sabah yine evden birlikte çıktık. Bu sefer sen işe gitme'ler başladı. 5 dakikalık yol boyunca ağladı, sonra öğretmeni dikkatini dağıtacak bir şey bulunca ağlama kesildi. Yuvadan aldığımız son bilgiler şöyle: 

Bir Annenin Blogu - Deniz yuvada suluboya yaparken

Bir Annenin Blogu - Deniz yuvada suluboya yapıyor

Yuvada yaşadıklarından etkileniyor olmalı ki, evde de sulu boya yapmak istedi. Hemen gidip sulu boya ve parmak boya aldık. Balkonda ona güzel bir masa düzeni kurduk. Keyifle resim yaptı.

Evde babasının öğrettiği "Yuva bizim 2. evimiz" şarkısını söylemeye başladı.

17 Ağu. Ptesi: 10. Gün

Hafta sonunun ardından pazartesi sabahı biraz sancılı geçebilir diye uyarmıştı öğretmenimiz. Biz sürekli, "Bugün tatiliz, evdeyiz ama yarın ben işe gidiyorum, sen de yuvaya gideceksin." temalı telkinlerde bulunduk. İşe de yaradı. Sabah Deniz kalktı, hazırlandık, yuvaya gidiyoruz? diye teyit aldı ve birlikte el ele yürüyerek yuvaya gittik. Kapıdan girerken 2-3 dakikalık bir mızırdandı, sonra sustuğunu duyduk ve saat 12'ye kadar son derece rahat yuvada kaldı. 

Bir Annenin Blogu - Yuvada parmak boya yapıyor


Yuvaya alışma sürecimiz aslında 7 tam gün sürdü diyebilirim. Araya hafta sonunu da sokup o "sendromu" da eklemek istedim. Deniz, tahminimden daha kolay adapte oldu. Bence bunda, ilk hafta onun güvenini sarsmadan, kademeli olarak onu kendi haline bırakmamızın ve ihtiyacı olduğunda yanında olduğumuzu bilmesinin etkisi büyük oldu. Yuvasını ve öğretmenlerini de sevmesi hayatımızı kolaylaştırdı.

Kademeli olarak ayrılma yani Berlin Modeli sayesinde Deniz;
* Yeni bir ortama güven duydu, yavaş yavaş alıştı.
* Ani bir vedalaşma yapmadık, hem onun için hem de bizim için dramatik bir durum yaşanmadı.
* Ayrılık endişesi taşımadığı için yeni ortamına daha çok ilgi gösterdi.
* Deniz'in öğretmeni ile zaman geçirme fırsatımız oldu, çocuğumuzu emanet edeceğimiz öğretmenleri tanımış olduk.
10 günlük yuva deneyiminden sonra hayatımızda ne gibi değişiklikler oldu derseniz,
Deniz'in özgüveni arttı, istediklerini dile getirirken bile sesi daha kuvvetli çıkmaya başladı, kendi kendine verdiği kararları uygulamaya başladı. Her gün 2-3 saat öğle uykusu uyuyan Deniz, artık "uykum yok, uyumak istemiyorum" kararı vermeye başladı. Biz de kararına saygı duyduk, peki dedik, gece biraz erken yatırdık. (pilinin tamamen bittiği günler oldu tabi)


Bir Annenin Blogu - Yorgun Deniz koltukta uyuyakalmış
Öğlen uyumayacağım giye kararını belirten Deniz, arkamızı dönünce sızmış...

Yuva seçerken dikkat ettiğimiz noktalar belliydi. Yuva konusu ilk başlarda kafamda balon gibi şişiyordu, çok bilinmezi vardı. Benim hissettiğim gibi hisseden anneler vardır, eminim, ama tecrübeyle söyleyebilirim, denklemi doğru kurunca tereyağından kıl çekmek kadar kolay oldu:).

Doğru yuva seçimi + çocuğun ihtiyacına göre ebeveyn tavrı = çocuğun işbirliği

Siz de deneyimlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

13 Ağustos 2015 Perşembe

Yuva Seçiminde Dikkat Ettiklerimiz

Deniz'e, 2 yıl kendi çocuğu gibi bakan ve seven ablamızın, babası vefat edince gün içinde ailesinin yanına gitmesi gerekti. Bayramın ilk günü bu haberle uyandık ve sudan çıkmış balığa döndük. Acilen yeni bir bakıcı arayışına girdik.Tanıdıklara sorduk, bakıcı bulma sitelerine ilanlar bıraktık, referanslar aldık derken birkaç kişi ile telefonlaştık. Sağolsunlar, görüşmeye gelmeyeceklerini arayıp bildirmediler bile (Bir de bunlara çocuk emanet edeceksin!)

Eşim öğretmen olduğu için ilk hafta Deniz'e o baktı, bir yandan da çevredeki yuvaları araştırmaya başladık. Eve yakın, kafamıza uygun, Deniz'in de parkını sevdiği bir yuvada karar kıldık ve 3 Ağustos sabahı Deniz'i getirmek üzere sözleştik. Ben o akşamdan itibaren yuva telkinlerine başladım.

Bir Annenin Blogu - Çocuk yuvası seçerken dikkat edilenler


Deniz, doğduğundan beri teke tek bir bakıcıyla büyüdü. Ev de kalabalık olmadığı ve çevrede düzenli bir arkadaşı olmadığı için yuvaya alışma süreci beni endişelendiriyordu. İlk birkaç ay yarım gün yuva, yarım gün anneanne desteği şeklinde bir plan yaptık. Eşim 17 Ağustos'ta tam gün işe başlayınca Deniz'in de sabah 7:15'te bizimle birlikte evden çıkması ve 12:30'a kadar yuvada kalması gerekecek. Yani bu çocuğun yuva alışması için önümüzde 2 hafta var.

Yuvaya alışma dönemi hakkında yaygın 2 görüş var: 

Biri,vedalaşma sürecini kısa kesin - sizi gördükçe daha da ağlayacak - yuvaya bırakın, gidin - çocuk bu, ağlar bakış açısı
Diğeri de Berlin Modeli denen çocuk kendini hazır hissedene kadar, ihtiyacı olana kadar yakınında olun - aradığında sizi bulsun - boşuna ağlamasın bakış açısı.

Biz Berlin'ciyiz. Özellikle Deniz'in durumunda: Çok sevdiği ablası, bir anda hiçbir açıklama yapamadan gitti, vedalaşamadan. Ölümün ne olduğunu bilse, sanırım onunla eşleştirirdi bu durumu. İçinde zaten bir boşluk var çocuğun, bir de çok kısa sürede yeni bir düzene, disipline alışması gerekecek. İlk günlerde yabancı bir yerde, tanımadığı insanların içinde onu "alışacak nasılsa" diyerek bırakıp gitmeye vicdanım el vermez. Küçük çocuğun dikkatini dağıtmak çok kolay, kısa zamanda ağlamasını durdurabilirsiniz ama bu yabancılaşma - alışma sürecini hızlandırmayacaktır. Sadece görünüşte ağlaması durur.

Bu seçim çocuğun psikolojisine, yaşına, alışkanlıklarına, yetişme tarzına, ailenin zaman ve iş şartlarına gibi pek çok parametreyi barındırıyor.

Biz yuva ararken şu kriterlere dikkat ettik: 

- Kurumun bakış açısı; bırakın ağlasın, mecburen  alışıyorlar mantığında olmaması
- Kurumun hijyeni,
- Öğretmenlerin yeterliliği,
- Eve yakınlığı,
- Bahçeli olması,
- Trafikten uzak, korunaklı bir yerde olması,
- Sabah 7'de açık olması,
- Hayvansever bir yuva olması (yeni doğum yapmış anne kedi ve bebekleri vardı bahçede),
- Sağlıklı beslenme ekolünden olması, aburcubura ve hazır gıdalara geçit vermemesi,
- Her çocuğun farklı ihtiyaçları olabileceğini gözetmesi,
- Çalışanlarının güler yüzlü ve genç olması
- Yuvadaki diğer çocukların mutlu olması

Biz tüm bunları gözden geçirerek Köknar Eğitim Kurumları'nda karar kıldık. İyi bir seçim yaptığımızı hissediyorum şimdiden...

Deniz'in yuvaya alışma sürecini de buradan okuyabilirsiniz.

10 Temmuz 2015 Cuma

Küçük Bünyelere Küçük İşler

Küçük çocuklar, örnek aldıkları "büyükler"in dünyasına katılmaya can atıyorlar. Onlara yaşlarına ve boyutlarına uygun 1-2 küçük iş verdiğinizde dünyaları büyüyor, kendilerini "biz"den görüyorlar, işi yaparken öz güvenleri artıyor, limitlerini sınıyorlar ve hem duygusal hem de zihinsel olarak gelişiyorlar. Siz de kendi çapında koca işler yapan bu minik bünyeyle gurur duyuyorsunuz. Mükemmel bir denklem!

Ben de Deniz'in günlük işlerinden yola çıkarak sizin için -özellikle 3 yaşa uygun- bir yapılabilecekler listesi hazırladım. Ama listeye geçmeden önce bu konuda sizin verebileceğiniz destekten bahsedelim. 

Bir Annenin Blogu - Paspas Yapan Deniz

Çocuğun yaşına uygun işler verin

Her şeyin başı, örnek olmak. Çocuklar "ne söylediğine değil, ne yaptığına bak" mantığıyla yaşıyorlar.
Sabırlı olun: Sabırlı bir şekilde neyi, nasıl yapacaklarını göstermeniz, anlatmanız gerekiyor. İşe birlikte başlayabilir ve sonrasını ona bırakabilirsiniz. Bu küçük, günlük işler çocuğun sorumluluk bilincinin ve zaman kavramının gelişmesi için önemli ve gerekli. Bazen öğretmek, işi yapmaktan daha uzun sürer, yine de sabırsız davranıp, "sen bir sonrakini yap, şimdi ben hızlıca bitireyim" dememek gerekiyor.

Enerjik ve pozitif olun: İş üstündeyken ne kadar "iyi" bir iş yaptığınızı tekrarlayın ve işler bitince onu ödüllendirin, övün, öpün, koklayın.

İşin püf noktası, bu küçük işleri bir ceza olarak kullanmamanız. Bu işleri, işten çok bir aktiviteye dönüştürürseniz birlikte eğlenceli bir zaman paylaşmış olursunuz. Ceza halini alırsa, zaten yapacağı varsa da yapmak istemeyecektir.


İşte size 3 yaşa uygun iş listesi:

İçerde:

  • Diş fırçalama ve işi bitince fırçayı yerine koyma
  • Elini ve yüzünü yıkama
  • Kirlileri makineye atma
  • Dağıttığı oyuncakları toplama 
  • Kitapları kütüphaneye yerleştirme
  • Toz alma
Bir Annenin Blogu - Lastik Eldivenle Temizlik

  • Kapıları, duvarları ve dolapları silme
  • Bulaşık makinesinden çıkan çatal kaşıkları yerlerine yerleştirme
  • Yumurta çırpma, karıştırma
  • Masa hazırlamaya yardım etme, çatal ve kaşık götürme, ekmek sepeti taşıma...
  • Bardaklara su doldurma,
  • Yemek üstüne tuz, karabiber ekme
Bir Annenin Blogu - Deniz, Vileda Paspas Yaparken

  • Yerleri paspaslama
  • Minik el süpürgesiyle kırıntı toplama
Bir Annenin Blogu - Kedi Mamaları Özenle Seçilir

  • Kedinin mamasını verme, suyunu tazeleme (kum temizleme annenin işi)
  • Çiçekleri sulama

4 - 5 yaşa uygun işler:
  • Odayı toplama
  • Çöpleri boşaltma
  • Yatağını yapma (biraz yadım gerekebilir)
  • Giyinip soyunma

Dışarda

Bir Annenin Blogu - Alışverişte Kendi Bezini Taşıyan Deniz
Market alışverişinde herkes kendi ihtiyacını buluyor.
  • Sokak kedilerine mama verme
Bir Annenin Blogu - Market Alışverişinde Deniz

  • Hafif alışveriş poşetlerini taşıma
  • Araba temizliğine yardım
Bahçe varsa; 

Bir Annenin Blogu - Bahçede Ot Temizleme
Deniz 8 aylıkken anneanneyle birlikte ayrık otlarını temizlemeye başladı.
  • Yaban otlarını yolma, anne ot yolma
  • Minik minik çapalama 
  • Meyve, sebzeyi dalından toplama
Bir Annenin Blogu - Deniz Hortumla Bahçe Suluyor
Dedeyle birlikte bahçe sulama
  • Bahçe sulama
  • Kuru yaprak temizliği
Bir Annenin Blogu - İşleri bitiren Deniz, mendilden telefonuyla rapor veriyor.
Tüm işleri bitiren Deniz, Selpak telefon ile durum raporu verirken...


25 Haziran 2015 Perşembe

Annecim, Kurabiye İster misin?

Her gün işten eve geliş yolum minimum 2 saati buluyor. Hele gün bazlı trafik yoğunluğu oldu mu, servisin içinde içim içimi kemiriyor, "hadi, yürü be, açıl be trafik, hay senin..." demekten... Yolda geçirdiğim her fazladan dakika Deniz'den çalınmış dakika gibi geliyor. Çünkü eve akşam 8'de geldiğimde Deniz'le oynayacak 1, hadi bilemedin 1,5 saatim oluyor. Günde 2 saatini bile çocuğuna ayıramayan hangi anne mutlu olabilir?

Yine böyle bir iş çıkışı... Servisten indim, sokak başında Deniz, babasıyla birlikte beni bekliyor! Elinde minik bir poşet. Poşette 2 adet kurabiye.

Bir Annenin Blogu - Deniz, evden getirdiği kurabiyeleri ikram ediyor.

- Bu ne güzel sürpriz Denizcim.
- Al bakalım bu sana annecim.
- Aahhh Deniz'im, gel, bir sarılayım, öpeyim.
- Bu da bana (kurabiyeleri paylaştırmaya devam)
- Çok teşekkürler, bir öpeyim.
- Beaber piknik yapalımmm?
...

İşte mutluluk! O karnında taşıdığın minik embriyonun, ayaklanıp, yürümesi bir yana, seni düşünüp -çok- kıymetli kurabiyelerinden 2 adet seçerek, pıtır pıtır yürüyüp seni karşılaması, ve seni düşündüğünü bu minik hediye ile göstermesi... Yediğim en güzel kurabiye bu oldu.





28 Mayıs 2015 Perşembe

Ne ile Oynadığı Önemli Değil, Nasıl Oynadığı Önemli

Oyun, kaç yaşına gelirsem geleyim, hayatımdan eksilmesini hiç istemediğim bir olgu. Son 10 yıldan fazlasını "oyun saatleri"ni kocasıyla birlikte pc başında geçiren biri olarak Deniz'in de büyüyüp bize katılmasını iple çekiyorum. Üçlü bir Heroes çevirmek hiç fena olmazdı. Ama henüz 2,5 yaş bilgisayarla tanışmak için erken olduğundan bu isteğimi birkaç yıl sonra gerçekleştirmek üzere donduruyorum.

Bir Annenin Blogu - Mutfak gereçleri artık Deniz'in


Deniz, ayaklanıp yürümeye başlar başlamaz soluğu mutfakta aldı. Yaklaşık 15 aydan beridir de mutfaktan çıkaramadık. Önce doğal olarak yere yakın çekmece ve dolapları keşfetti. Keşfetti derken taşıyabildiği ve kaçırabildiği ne varsa hepsini salona taşımaktan bahsediyorum. Öyle benimsedi ki plastik kapları, süzgeçleri ve cezveyi, kullanmak için ondan izin alır olduk.

Mutfak sevdası özellikle yeni bir eve gidince daha da artıyor. Keşfedilecek yeni alanlar:) Allahtan şu anda öyle sevimli bir yaşında ki, ev sahibi "ay, aşçı mı olacak bu, ne tatlı" derken mutfağın yarısını salona taşımasına ses çıkarmıyor.

Deniz'in açık ara favorisi, çaydanlık: anne çaydanlık" ve  "bebek çaydanlık" yani demlik. Çaydanlıktan demliğe, demlikten bardağa su transferi yapa yapa artık hiç dökmeden rahatlıkla koyabilecek hale geldi.

Oyun oynarken birçok yeni şey öğreniyor ama sadece kap kacakla oynayıp ufkunu sınırlamasından endişe ettim bir ara. Legoları, küpleri ve arabaları var, ama onların yüzüne bile bakmıyor. "Hadi kule yapalım" diye oturuyoruz başına, lego tanelerini "bu ısmanak, bu havuç, bu ekmek" diye renklerine göre ayırıp tencerenin içine atıyor ve yemek pişirmeye devam...

"Çocuk, doğuştan mutfağa ilgili, anası babası gibi, ne güzel" diye böbürlenirken çevremdeki aynı aylardaki TÜM erkek çocukların birer mutfak kurdu olduğunu öğrendim. Bu, çok da anormal değil. Çocuk, mutfakta devamlı bir hareket görüyor, ya anne, ya bakıcı, ya anneanne, birisi.. ve bu birisi renkli kaplardan başka kapların içine su transfer ediyor, boy boy kaşıkla bir şeyler ekliyor, fışırtılı paketler içinden renkli tozlar çıkarıyor, sonra kapaklı büyük kapların içinde karıştırıyor... Bir düğmeye basınca bir şey çalışıyor, ses çıkarıyor, dolu bardağı daha da doldururken taşıyor (neden-sonuç ilişkisi) Her biri ayrı oyun konusu olacak aktiviteler. Merakını ve ilgisini tavan yaptırtacak başka bir etkinlik var mı evde?

Gelecek seneden itibaren, sanırım, çocuk tiyatrosu ve oyun gruplarının dışında çocuklar için açılan özel mutfak etkinliklerine de katılacağız. Deniz gibi mutfağa meraklı çocuklar için bu yakınlarda harika 3 etkinlik var. Biri Kitchen Creates'in 3-5 yaş arası çocuklar için düzenlediği Çikolata Topları diğeri MSA'nın 5-9 yaş arası çocuklar için düzenlediği hamburger ve cupcake yapımı... diğeri de Koç Müzesi'nde 5-7 yaş arası çocuklar için düzenlenen Mutfak Atölyesi - Kurabiyem Benim Şekerparem...

Herşey bir yana, en azından oğlumun "yumurta bile kıramayan" erkeklerden olmayacağını biliyorum :) ]






Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...