Reklam

Ev Yapımı Portakallı Pasta

Deniz'in 3. doğum günü kutlamalarının en çok konuşulan yanı bu pasta oldu. Çeşitli denemelerden sonra tutturduğumuz pastanın yapımı çok kolay, lezzetli ve en güzeli de yağsız olması.

3 Yaşın Vazgeçilmez 6 Kitabı

İşte size Deniz'in elinden düşürmediği kitaplarının listesi...

Yuva Günlüğü

10. günün sonunda -ağlamadan- yuvaya giden Deniz'in gün gün alışma süreci...

Küçük Bünyelere Küçük İşler

Küçük çocuklar, örnek aldıkları "büyükler"in dünyasına katılmaya can atıyorlar. Onlara yaşlarına ve boyutlarına uygun 1-2 küçük iş verdiğinizde dünyaları büyüyor, kendilerini "biz"den görüyorlar. İşte, size 3 yaşa uygun iş listesi:

2 yaş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2 yaş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Nisan 2015 Salı

Hiç mi Televizyon Seyretmeyelim?

Sihirli kutu televizyon hayatımıza girdiğinden beri birçok görevi onun üstüne yükledik: eğlendirici oldu, öğretici oldu, oyalayıcı oldu,  yeri geldi bakıcı oldu. Bu kavramı “Ekran” diye genişletelim artık. Mobil telefonlar, tabletler, iPad'ler, akıllı cihazlar... bunların içine doğuyorlar.  Günün büyük kısmını bilgisayar başında geçiren anne-babalar olarak şimdi çok olmasa da ileride "ekran bağımlılığı" sorunu yaşayabileceğimizi hissediyorum. Sanki.

Bir Annenin Blogu - Babasıyla Assasin Creed oynayan bebek


Fazla TV seyretmeyen biri olarak Deniz’in hayatımıza girmesiyle TV’yi neredeyse açmaz olduk. (Dizi ve filmleri, günlük 4 saatlik yolda sular seller gibi tabletten alıyorum.)  Ama Deniz’den önce de karşılıklı Heroes of Might and Magic, WOW ve Call of Duty oynayan bir anne ve bir baba olarak ileride bunun bir "ekran bağımlılığı" sorunu şeklinde karşımıza çıkabileceğini hissediyorum sanki. Şu anda 2,5 yaşında bile ortada başıboş bir tablet veya telefon bulursa hemen parmakla sayfa çevirme hareketine başlıyor.

TV konusundaki araştırmalarda dönüm noktası: 2 yaş. 

Düşünme, görme, duyma gibi beyin fonksiyonlarından sorumlu yaklaşık 100 milyar sinir hücresi (nöron) ile doğuyoruz ve ölene kadar bu sayıya bir yenisi eklenmiyor. Bu sinir hücreleri ‘sinaps’ denen küçük boşluklarla birbirlerine bağlanıyorlar. Yaşamın ilk 8 ayı boyunca sinir hücreleri arasında bağ oluşumu inanılmaz derecede hızlı oluyor. Bu bağı geliştirmenin de en iyi yolu, diğer insanlarla ve dünya ile etkileşimde olmak. İşte bu ilk 2-3 yıl bebeğin zihinsel faaliyetlerinin gelişimi açısından kritik dönem. Televizyon ve diğer elektronik cihazlar, çocuğun bu ‘keşfetme, oyun oynama, ailesi ve çevresiyle iletişimde olma’ zamanın bölüyor ve zedeliyor.

2 yaşından önce sürekli televizyona maruz kalan çocukların dil gelişiminde, okuma becerilerinde, uyku kalitelerinde ve kısa dönem hafızalarında ciddi negatif etkileri olduğu söyleniyor başta Amerikan Pediatri Akademisi (AAP) olmak üzere birçok uzman tarafından. Bu yaş grubuna uygun olduğu söylenen programların bile aslında faydadan çok zararı dokunabilir çünkü bebeğin beyni henüz bu kadar hızlı akan görüntülere hazır değil. İlk 6 ayında bebek ekranda gördüklerinin çok azını anlıyor. Ekrandaki parlak renkler ve sesler ilgisini çekebilir ama gördüklerine anlam veremez. 1 yaşından sonra zihinsel ve algısal yetilerinin gelişmesiyle ekrandaki insanları ve nesneleri tanımaya başlar. Ancak hala görüntüler arasındaki ilişkiyi tam yerine oturtamaz.

2-3 yaş arası, günde yarım saat TV/Ekrana izin çıkıyor. Konuşma ve dil uzmanı Dr. Sally Ward, bu dönemde ebeveynlerin seçtiği interaktif programlarda çocukların kendilerine sorulan soruları yanıtlayarak ekrandan bir şeyler öğrenebileceklerini söylüyor.

3-5 yaş arası ekrana maruziyet 1 saate çıkabilir, yine ailelerin içerik seçmesi şartıyla.

Bir Annenin Blogu - Tabletle Büyüyen Çocuk

Televizyon seyretmek pasif bir aktivite olmasına rağmen görüntülerin anlamlandırılması bazı yetileri gerektiriyor. Bir bebek için  televizyon, 2 boyutlu resimlerin her 6 saniyede bir değişmesi şeklinde algılanır ve bu resimler arasındaki bağlantıyı beyin henüz kuramaz. Çocuğun televizyondan bir şey öğrenebilmesi için önce bu görüntüleri anlamlı bir bütünlük içinde birbirine bağlayabilmesi gerekir.
Örneğin; televizyonda top oynayan 2 arkadaş olsun, ilk sahnede biri topu atıyor, 2. sahnede diğeri atılan topu yakalıyor. Topun atılma ile yakalanma süreci arasındaki görüntü: ? Boşluk. Ama gerçek dünyada bebek/çocuk topun atılmasını, topun havalanmasını, hızının giderek azaldığını ve karşı taraftan birinin topu yakaladığını algılayabilirse, TV’de gördüğü kısacık görüntüye bir anlam verebiliyor. Bunun için çevreyle etkileşim çok önemli. Önce gerçek dünyada görecek, sonra sanal dünyada izleyecek.

Televizyonun zararlarından bahsederken 10-15 dakika şöyle bir bakmayı değil, 1-2 saat hiç yerinden kıpırdamadan, aralıksız ve başka bir şeyle ilgilenmeden seyretmeyi kastediyorum. Bu;

  • Küçük çocuklarda dil gelişimini yavaşlatıyor.
  • Ekranda gördüğü görüntüler gece kabus olarak geri gelebiliyor ve bu uyku kalitesini etkiliyor.
  • Görüntüler önüne hazır geldiği için yaratıcılığı gerileyebilir. 
  • Okul çağında çok fazla TV’e maruz kalan çocukların hızlı hareket eden görsel stimulasyona alıştıkları için okulda öğretmenlerine odaklanmalarında sorun yaşadıkları belirlenmiş.
  • Televizyon açıkken hiçbir çocuğun ödev yapmayacağı zaten belli...
  • Günde 4 saatten fazla TV seyreden çocuklarda obezite riski görülüyor. Ayrıca çocuk saatlerce hareketsiz oturduğu için kas sistemi bile etkileniyor. 

Ne olacak, hiç mi TV seyretmeyeceğiz?

İşte birkaç ipucu: Kuralları baştan koyun

TV başında geçirilen zamana sınır getirin:
Günde en fazla 1 saat ve bu 1 saat içinde de 10-15 dakikada bir çocuğunuzun dikkatini televizyondan kopartın. Yan koltuğa oturmasını söyleyin, sofraya tabak taşımanıza yardım etmesini, isteyin, içeriden bir kalem-kağıt getirir misin lütfen diye dikkatini bölün.

Seyretmediğiniz zaman TV’yi kapatın, arkadan sesi gelmesin:
Konuşma ve dil uzmanı Dr. Sally Ward, 20 yıllık araştırmasının sonunda arka planda TV sesiyle yaşamaya alışan çocukların ebeveynlerinin sesi gibi, daha önemli arka plan sesleri yakalamakta zorluk çektiğini ortaya koymuş. Ayrıca kullanılmayan bir televizyon neden açık kalsın ki...

Huzurlu programlar seçin:
Çok aksiyonlu, vurdulu kırdılı programların (çizgi film dahi olsa) küçük çocuk için takip edilmesi zordur. Yavaş geçişli görüntülerden oluşan programlar görseller arasındaki kısacık zamanda bile çocuğa düşünme zamanı verdiği için algılaması daha kolaydır.

Korku öğelerinden uzak durun:
Uyku kalitesinin bozulmaması ve kabuslara uyanmaması için seyretmesine izin verdiğiniz programların şiddet ve korku öğeleri içermemesine dikkat edin.

Birlikte seyredin:
Çocuklar bir yetişkinle birlikte TV seyrettiklerinde daha çok şey öğreniyorlar.

Televizyonu bakıcı gibi kullanmayın:
İşinizi halletmek için çocuğu TV karşısına oturtmak son çareniz olsun.

Program seyredin, televizyon değil:
Belirli bir programı seyretmek için TV başına oturun, önünüze ne gelirse seyretmeyin/seyrettirmeyin. Program bitince de televizyonu kapatın. Gerçi çocuk kanalları artık 24 saat yayın yapıyor, ve “hadi bakalım çizgi film bitti” diyemiyorsunuz çünkü hiç bitmiyor. O zaman süre koyun.

Siz örnek olun:
Her hareketimizi kopyalyan çocuklar, söylediklerimizden çok yaptıklarımıza bakarlar. Yapmalarını istemediğiniz şeyleri, siz de yapmayın.



Ben şimdilik bu konuya şöyle bir çözüm buldum buna. Ekranı açmadan pazarlığa başlıyorum. "2 çizgi film" ya da "10 dakika seyredeceğiz" diye baştan belirtiyorum. Tablete yüklediğim birkaç uygulama var, onların dışında Simon’s Cat seyrediyoruz birlikte. Maksimum 2-3 dakikalık animasyonlar ve görsel olarak oldukça sade. Seyretme hipnozuna kapılmaması için onu bile seyrederken soru-cevap yapıyoruz. Denizcim, kedi nerde, adam ne yapıyor, kedi nereye gidiyor gibi.. olabildiğince interaktif hale getirmeye çalışıyorum.

Şimdilik bu yöntem çalışıyor, bakalım ne zamana kadar?

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...