Reklam

21 Ağustos 2015 Cuma

Yuva Günlüğü

Doğduğundan beri teke tek bir abla ile sakin bir ortamda büyüyen 33 aylık Deniz'imi bu ay yuvaya başlattık. Endişem, uygun yuvayı seçmek ve yuvaya alışma sürecinin sıkıntı yaratmasıydı çünkü yuvaya alışması için önümüzde 2 hafta vardı.

Gönül isterdi ki, önce oyun grubu ile başlasın, birkaç hafta yeni bir ortamı ve yeni insanları tanısın, sonra yarım günlük yuvaya geçsin, iyice hazır olunca da tam güne geçelim. Gönlümün isteklerinin yarısını yapabildim. Yuvaya alışma sürecinde en önem verdiğim konu; bu sürede istediği kadar yanında olmak, onu fazla ağlatmadan, kaybetme korkusunu yaşatmadan bu dönemi geçirmek oldu.

Deniz yuvaya alışma sürecini daha rahat geçirsin diye ilk hafta ben yarım gün izin aldım. Her sabah birlikte gittik, ben her gün orada kaldığım süreyi kontrollü olarak azalttım. Birkaç gün içinde kapıdan bırakır hale geldik. İkinci hafta babası bıraktı sabahları. Evden sabahları hep birlikte çıktık; sabahları erken hareket edemeyiz diye endişeleniyordum, Deniz kendi benimle birlikte çıkmak için hızlı hareket eder oldu. Babası yuvaya bırakırken, usule uygun 5-6 dakika ağladı, sonra öğretmeni onu içeride oyalayınca ağlamayı bıraktı.

İşte gün gün ilerlememiz:

3 Ağu Ptesi: İlk Gün: 

Fiyasko!
İlk gün babası götürdü Deniz'i ve dört pati kendini kapıya gererek çığlık çığlığa ağladı. Ağlamalar katılmaya dönünce Aydın dayanamayıp eve geri getirdi. Günlerdir yaptığımız "yuvada ne güzel oyuncaklar var, yeni arkadaşlar, tatlı öğretmenler var, her şey harika olacak" temalı telkinlerim yalan oldu.

İlk gün ağlama olmasını bekliyorduk zaten ama ağlama karşılığı rahatlama için onu eve getirmek hata oldu. Şimdi, ağladığında onu 'kurtarıp' eve götürecek birinin olduğunu biliyor.

4 Ağu. Salı: 2. Gün

Bu sabah anne-oğul birlikte gittik, 10 gibi. Öncesinden onu çok sevdiğimizi, onu yuvada bırakmayacağımızı, artık büyümeye başladığını ve başka çocuklarla oyun oynamasının iyi olacağını anlattım. Anladın mı? Anladım. Hadi bakalım...

Sabah yuvanın bahçesinden geçerken "Bu çiçekleri sen sular mısın Deniz, bak sardunya da varmış" diye dikkatini dağıttım. Bahçe kapısından 1-2-3 yaparak birlikte hoplayarak geçtik. Parkı görünce kaydırağa koştu, diğer çocuklar bahçeye inince "biz içeri girelim" dedi. İki etmeden girdik hemen. Merve öğretmen ile tanıştı. Ben aşağı katta müdürün odasında oturdum, Deniz çevreyi tanıdı, arada bir "Anneeee?" diye beni yokladı. Göz temasını koparmamak için yukarı çıkıp çocuklarla oynamak istemedi. Ama en azından ilk günü ağlamadan atlattık. Öğlen çıkınca işe gelmeden önce ona sarıldım, onu öptüm, bugün ne kadar iyi davrandığını söyledim. Eve gittiğinde ellerini kendi yıkayıp havlusuna kurulamak istemiş, kendi başına... iyi işaret.

Bir Annenin Blogu - Deniz yuvaya alışma sürecinde kendi kendine oynuyor

5 Ağu Çarş: 3. Gün

Bu hafta yarım gün  olmak üzere işten izin aldım. Sabah gitmeden önce yuvaya gitmeyelim diye minik direnişlere başladı. Yine dikkat dağıttım. "Deniz'cim, yuvanın bahçesinde anne kedi ve bebek kedileri gördün mü? Onlara mama götürelim, hadi" diyerek gittik yuvaya. Deniz Merve öğretmeni kenara çekip ona kur yapmaya başladı bile, ne zamanki başka çocuklar geldi, bozuldu, kapıyı aç, gidelim demeye başladı. Ben kısa bir süre çevrede dolandım sonra tuvalete girmem lazım diyerek görünmez oldum. O sırada oyun alanı olan üst kata çıktılar. Beni görmediği 1,5 saat boyunca oyun oynamış, 1-2 kez anne nerede diye sormuş. Saat 12'de ben gittim onu almaya. Denizcim, markete gitmiştim, bak geldim dedim. Yarın bu süreyi daha da uzatacağız.

6 Ağu. Perş: 4. Gün

Bugün anneanneyle birlikte bıraktık Deniz'i yuvaya. Enerjisini göstermek için anneneye koşarak gitti yuvaya. ilk 15 dakikadan sonra ben önce ben çıktım, sonra annem.. Deniz 2 saate yakın öğretmeni ile oynamış, Öğlen gibi beni arayıp "Henüz ağlamadı ama ucunda duruyor, sizi soruyor devamlı" dediler. İzinli olduğum için hemen yuvaya gittim. Karnı acıkmış, öğretmeniyle yemekhaneye girmiş ama diğer çocukları görünce "istemiiim" deyip müdürün odasına geldi. Benim yanımda koca tabak yemeği yedi. Ben de bunun bir seferlik olduğunu, yemeklerini Merve öğretmenle ve arkadaşlarıyla birlikte yiyeceğini söyledim. Deniz yarım gün başlayacağı için bir 1 ay alışana kadar yemeği yuvada değil, anneannede yiyecek. Arkadaşlarına alışınca yemeği de yuvada halledeceğiz. adım adım... 

Araya 3 günlük bir mini tatil girdi...

10 Ağu. Ptesi: 5. Gün

Küçük çocuklarda da pazartesi sendromu diye bir şey varmış. 3 günlük aile tatilinden sonra Deniz, direnç gösterdi bugün. Evden çıkması çok uzun sürdü, kapıda dev bir kaka yaptı, sonra saklambaç oyunu vs. sonuçta babayla birlikte evden çıkmaları 52 dakikayı aldı. Yuvaya ayak bastığında ağlamaya başladı, telefonla beni aradılar, ben konuştum, hafta sonu yaptığımız şeylerden bahsedip onu rahatlatmaya çalıştım. Beni dinlerken sustu, ama belli ki orada dikkatini dağıtan bir şey oldu, yine başladı ağlamaya. Bu dakikalarca sürdü.Öğretmenleri ne öneriyorsa onu yapalım dedim. Telefonu kapadık, Aydın, onu öğlen gelip alacağını söyleyerek öpüp yuvadan ayrıldı. Ağlaması sokaklardan duyuluyor dedi. Yarım saat sonra öğretmeni whatsup'tan resimlerini gönderdi, keyfi yerinde, oynuyor diye. Nasıl bir ohhhh çektim!

Bir Annenin Blogu - Deniz yuvada oyun oynuyor

11 Ağu. Salı: 6. Gün

Sabah hazırlanma işini hızlandırmamız gerekiyor. Deniz yuvaya girer girmez yine serenada başladı, bu seferki tam 45 dakika. Aydın "işe gittiği" için görünmeden ama çağrılabilir ihtimaliyle sokakta bekledi. Sonra ağlamanın hafifleyerek azaldığını duyunca eve döndü.

İşin gerçeğini sonradan öğrendik: Kapıdan içeri 3 yaşlarında esmek bir kız girmiş, annesiyle, Mira. Deniz ağlamayı kesmiş, kızın yanına gitmiş ve yumuşakça itmiş onu. Henüz sevgisini nasıl göstereceğini bilmeyen yavru hayvanlar gibi... Kız popo üstü yumuşak düşmüş. Öğretmen ikisinin elinden tutup içeri almış, baba unutulmuş.

Bir Annenin Blogu - Deniz, oyuncakları temizliyor
Temizlik yapmaya başlayınca ağlama durdu.
Akşam bana, yuvada arkadaşım var, ittim ben onu diye "gururla" anlattı. "Denizcim, çok güzel ama arkadaşlar itilmez, arkadaşlar sevilir, sarılınır dedim. Bakalım ilk flörtümüz Mira mı olacak?

12 Ağu. Çarş: 7. Gün

Sabah evden birlikte çıkmak istedi Deniz. Beni 7:50'de servise bindirdi babasıyla, sonra yürüyerek yuvaya gittiler. Evdeyken gitmek istemiyorum gibi bir şeyler mırıldadı ama duymazdan gelince uzatmadı. Bugünkü ağlama süresi 10 dakika.

Ağlama bitince kahvaltısını etmiş, minik minik arkadaşlarıyla oynamaya başlamış, çişini söylemiş, öğle yemeğini de yemiş. 12'de babası almaya gittiğinde neredeyse zor çıkarmış yuvadan. Bence bu iş olmuştur :)

13 Ağu. Perş: 8. Gün

Sabah yine evden birlikte çıktık. Bu sefer sen işe gitme'ler başladı. 5 dakikalık yol boyunca ağladı, sonra öğretmeni dikkatini dağıtacak bir şey bulunca ağlama kesildi. Yuvadan aldığımız son bilgiler şöyle: 

Bir Annenin Blogu - Deniz yuvada suluboya yaparken

Bir Annenin Blogu - Deniz yuvada suluboya yapıyor

Yuvada yaşadıklarından etkileniyor olmalı ki, evde de sulu boya yapmak istedi. Hemen gidip sulu boya ve parmak boya aldık. Balkonda ona güzel bir masa düzeni kurduk. Keyifle resim yaptı.

Evde babasının öğrettiği "Yuva bizim 2. evimiz" şarkısını söylemeye başladı.

17 Ağu. Ptesi: 10. Gün

Hafta sonunun ardından pazartesi sabahı biraz sancılı geçebilir diye uyarmıştı öğretmenimiz. Biz sürekli, "Bugün tatiliz, evdeyiz ama yarın ben işe gidiyorum, sen de yuvaya gideceksin." temalı telkinlerde bulunduk. İşe de yaradı. Sabah Deniz kalktı, hazırlandık, yuvaya gidiyoruz? diye teyit aldı ve birlikte el ele yürüyerek yuvaya gittik. Kapıdan girerken 2-3 dakikalık bir mızırdandı, sonra sustuğunu duyduk ve saat 12'ye kadar son derece rahat yuvada kaldı. 

Bir Annenin Blogu - Yuvada parmak boya yapıyor


Yuvaya alışma sürecimiz aslında 7 tam gün sürdü diyebilirim. Araya hafta sonunu da sokup o "sendromu" da eklemek istedim. Deniz, tahminimden daha kolay adapte oldu. Bence bunda, ilk hafta onun güvenini sarsmadan, kademeli olarak onu kendi haline bırakmamızın ve ihtiyacı olduğunda yanında olduğumuzu bilmesinin etkisi büyük oldu. Yuvasını ve öğretmenlerini de sevmesi hayatımızı kolaylaştırdı.

Kademeli olarak ayrılma yani Berlin Modeli sayesinde Deniz;
* Yeni bir ortama güven duydu, yavaş yavaş alıştı.
* Ani bir vedalaşma yapmadık, hem onun için hem de bizim için dramatik bir durum yaşanmadı.
* Ayrılık endişesi taşımadığı için yeni ortamına daha çok ilgi gösterdi.
* Deniz'in öğretmeni ile zaman geçirme fırsatımız oldu, çocuğumuzu emanet edeceğimiz öğretmenleri tanımış olduk.
10 günlük yuva deneyiminden sonra hayatımızda ne gibi değişiklikler oldu derseniz,
Deniz'in özgüveni arttı, istediklerini dile getirirken bile sesi daha kuvvetli çıkmaya başladı, kendi kendine verdiği kararları uygulamaya başladı. Her gün 2-3 saat öğle uykusu uyuyan Deniz, artık "uykum yok, uyumak istemiyorum" kararı vermeye başladı. Biz de kararına saygı duyduk, peki dedik, gece biraz erken yatırdık. (pilinin tamamen bittiği günler oldu tabi)


Bir Annenin Blogu - Yorgun Deniz koltukta uyuyakalmış
Öğlen uyumayacağım giye kararını belirten Deniz, arkamızı dönünce sızmış...

Yuva seçerken dikkat ettiğimiz noktalar belliydi. Yuva konusu ilk başlarda kafamda balon gibi şişiyordu, çok bilinmezi vardı. Benim hissettiğim gibi hisseden anneler vardır, eminim, ama tecrübeyle söyleyebilirim, denklemi doğru kurunca tereyağından kıl çekmek kadar kolay oldu:).

Doğru yuva seçimi + çocuğun ihtiyacına göre ebeveyn tavrı = çocuğun işbirliği

Siz de deneyimlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

0 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...